Afetler genel anlamda sorumluluğu ortadan kaldıran mücbir sebep olarak nitelendirilmekle birlikte, afetler öncesinde öngörülmesi gereken tedbirlerin alınmaması veya afet sonrası idare tarafından yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinin yürütülmemesi veya yetersiz olması durumunda idareler aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açmak mümkündür. Fakat idarenin depremle ilgili yükümlülükleri de farklı aşamalara göre üç sinifa ayrılabilmektedir. Ayrıca Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan sözlerine şu şekilde devam etti: "Yapıyı inşa eden müteahhide veya kamu görevlilerine açılan soruşturmanın veya ceza davalarının işleyiş süreçlerine de açıklık getirecek olursak; ceza sorumluluğu ile idarenin mali sorumluluğu kural olarak birbirinden farklı iki sorumluluk türüdür. Ceza sorumluluğu şahsi bir sorumlulukken idari yargıda açılan davada idarenin sorumluluğu anonim niteliktedir, doğrudan hangi kamu görevlisinin kusuru olduğunun tespit edilememesi idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Bununla birlikte, idari yargının yazılı olması nedeniyle hem soruşturma hem kovuşturma aşamasındaki deliller tazminat davası için delil olarak son derece önemlidir" Avukat Arabulucu Nadire Gökçe Ertan, "Şubat ayında ülkemizde meydana gelen deprem sonrasında maddi veya manevi açıdan zarar gören vatandaşlarımızın idari yargida haklarını araması gerekiyor" dedi... Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan, gubat ayında ülkemizde yaşanan ve toplamda 11 ili etikleyen depremin ardından oluşan maddi ve manevi zarar gören vatandaşlarımızın idari yargıda haklarını araması gerektiğini ve dava açmalan gerektiği konusunda uyardı. Ancak dava açmadan önce yapılması gereken maddeleri de depremzede vatandaşlarımız için açıkladı *2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde "Idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye bagvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gun içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittigi tarihten itibaren dava suresi içinde dava açılabilir hükmü yer almaktadır." diye açıkladı.Vatandaşların kendi haklan konusunda daha dikkatli ve araştırmacı olması gerektiği uyarısında bulunan Ertan, şöyle devam etti: "Idarenin deprem durumunda sorumlu tutulabilecegi tüm faaliyetleri idari eylem olarak nitelendirilmektedir. Gerekli önlemleri almamak şeklindeki sorumlulukta olumsuz/inmali eylem söz konusu iken yürüttüğü hizmette kusur olmas: da idari eylem olarak nitelenir. Bu nedenle yapılacak başvurunun bu eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde belediye, valilik, ipleri Bakanligi ve ilgili olabilecek bakanlıklara yapılmas gerekir. İdari yargıyı diğer yargı kollarından ayıran önemli bir özellik de yazılı yargılama yapılması ve bu nedenle ispat araçlarının farklaşmasidir. Idari yargıda hakimin aktif konumu (resen tahkik) ilkesi geçerli olduğundan hakim taraflann iddialarını ispat araçları ile yetinmek zorunda olmamakla birlikte, tarik dinleme gibi olanaklara sahip olunmadığından konuyla ilgili yazılı delilerden yararlanabilecektir." dedi.
GENEL
Yayınlanma: 17 Mayıs 2023 - 14:07
Avukat N. Gökçe Ertan deprem sonrası zarar gören vatandaşlar için hukuki süreci anlattı
Avukat Arabulucu N. Gökçe Ertan, özellikle şubat ayında meydana gelen deprem sonrasında sıkça sorulan sorulardan biri olan; "Konut ve işyeri zarar görmesi halinde idarenin sorumluluğuna gidilebilir mi, başvurulacak hukuki yollar nelerdir?" sorusuna açıklık getirdi.
GENEL
17 Mayıs 2023 - 14:07