Allah’ın Dediği Olur
Ahir Zaman Hengamesi- Türk - İslam Aleminin Şahlanma Dönemi
"Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanım"
"Bir Türk dünyaya bedeldir!"
Azerbaycan'da yerleri titreterek yürüyen kahramanTürk ordusunun ayak seslerinin, yeni dönemin, Türk- İslam Birliği gücü ile Türk- İslam aleminin şahlanışının ayak sesleri olduğunu pek çoğumuz hissettik muhakkak. Bunun cümle alem de farkında. Tarih boyunca hep olduğu gibi, hain tuzaklarla engel olma çabaları da dört koldan sürüyor.
1400 yıl önce, gelecek son Peygamberi adına, sırtındaki mührüne kadar bilenler ve engel olmaya çabalayanlar, ahir zamanda olacakları da, sevgili peygamberimizin müjdesi olan, Hz. Muhammed sav. ümmeti dünyada egemen olmadan kıyametin kopmayacağı ve bunun Türk- İslam Birliği gücüyle, Türk Milletinin öncülüğüyle olacağı bilgisinden de haberdarlar ki tahmin edemeyeceğimiz kadar uzun zamandır da hazırladıkları projeleriyle engel olabilme çabasındalar.
Bugün de virüs tedavisinde kullanılmasıyla, özellikle yaşlı, kalbinde ve başka organlarında sorunları olan insanlarımızın ölüm nedeni olduğu uzmanlarca haykırılan sıtma ilacı kinini, Atatürk'e yavaş yavaş vererek karaciğer harabiyeti, siroz oluşmasını sağladıkları halde, alkolik olduğu için siroza yakalanıp öldü uydurma yaftasını vurmalarından, Kur’ân’ın duvarlara asılıp abdestsiz dokunulursa çarpılacağımız, meal okursak dinden çıkacağımız gibi pek çok hurafeleri zihnimize kazımaları; zenginliğimiz olan etnik köken çeşitliliği ve siyasi tercihler gibi olağan şeylerle her fırsatta bölücülük kışkırtmalarına, hatta baş örtüsü, edebe uygun kıyafet gibi sadece Türklük örf adetleri ve İslamda değil, doğu ve batıda pek çok kültürde olan masum detayları, katı tesettür, türban dayatmalarıyla aramıza duvar örme nedeni haline getirmeleriyle; bu gerçekleşmesi halinde önünde duramayacaklarını çok iyi bildikleri güce engel olmak için sayısız tuzaklar kurdular. Pek çok konuda da başardılar ne yazık ki.
Şimdi de, kendi hain emellerine büyük engelin Türk- İslam Birliğiyle doğacak iman gücü olduğunu çok iyi bildikleri için; Türklüğü İslamdan ayrıştırma çabasında faaliyet göstermek üzere sözde Türk gurupları kurdular. Türklüğün manevi sırrından, mukaddes görevinden bihaber din karşıtı sözde Türk gurupları ve yine çok uzun zamandır faaliyetteki şer güçlerin projelerinden olan, Türklüğü yok sayarak, İslamı Emevi sözde müslümanlığına indirgemeye çalışan, çıkarcı, şekilci sözde dinciler, ne yapsalar emellerine ulaşamayacak.
Sadece Türk milletinin ve müslümanların değil, dünyanın kaderini, tarihi değiştirecek olan güç, Türk- İslam Birliği ile doğacak iman gücü olacak. Bir Türk dünyaya bedeldir sözü ancak bu takdirde gerçekleşecek. Bu ezelden belirlenmiş, İlahi nizamın korunmasına memur olarak yaratılmış ve korunmuş temiz İbrahim milletinin mukaddes görevi yüce Allah’ın muradı zira. O’nun kudreti üzerinde güç olamayacağına, sonunda illa O'nun dediğinin olacağına inananlar mutlak muzaffer olacak.
Bize düşen ve hepimizin kurtuluşu için tek doğru, yolumuzu aydınlatan büyüklerimizin o muhteşem sözünü düstur edinmek; Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslümanım diyebilmek.
Biz Oğuzların dedesi, Sarı Saltuk Dedemiz, örneğimiz. Alperenler Tekkesi merkezimiz. Balkanlarda ve Anadolu'da, yirmiden fazla türbesi sadece müslümanlar tarafından değil, hıristiyan ve hatta bir dine mensup olmayan pek çok milletten insanlar tarafından hala ziyaret edilerek, hayırla, minnetle anılan Sarı Saltuk Dedemiz gibi, biz de iyiliğe hizmet eden, bütünün hayrı çabasında tüm insanlar arasında gönül köprüsü olarak, dünyayı asrı saadete taşıma mukaddes görevimizi hakkınca yerine getirebilmeye çalışmalıyız.
Bundan tam yüzyıl önce, kafir düşman işgali altında inlediğimiz en zor koşullarımızda, 19 Mayıs 1919 da Atatürk'ün Samsun'da başlattığı kurtuluş savaşı, 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı ve askeri, siyasi, ekonomik, kültürel gibi her alanda başlanan mücadele yukarıda sözettiğim tuzaklarla, özellikle ekonomik, kültürel konularda engellendi ne yazıkki. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün, silah arkadaşları ve Haçkalı Baba gibi dönemin hak yolda Allah dostları, evliyalarıyla birlikte Hacı Bayram-i Veli Hz. Camiinde namazlar kılarak, dualarla meclis açılışı ve Türk - İslam ülküsüne gönül vermiş herkesin yolunun çıkacağı Hacı Bayram- i Veli hz.'nin ruhaniyetiyle istişare ile kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, elimde bulunan bir Allah dostuna ait kartona yazılı yazıda da belirtildiği gibi, tüm dünya milletlerinin de sigortası zira.
Erzurum hatıralarımı paylaşmak gayesiyle göz gezdirdiğim guruplarda, Türk İstiklali, Dünya Türkleri gibi isimler altında olmalarına rağmen, ne yüce Allah, ne Kur'an, ne de sevgili peygamberimizin adının dahi geçmediğini üzülerek müşahade ettim. Bir gurup paylaşımlarımı onaylamadı. Bir gurupta yapılan düzeysiz eleştiriler yanında guruptan çıkarıldım.
Türk istiklali gibi hepimiz için çok değerli, İstiklal savaşımızı ve şehitlerimizi hatırlamakla hepimizin gönlünde coşkun çaylar gibi duygular yaratan adlar altında taraftar toplamaya çalışanların, tarih boyunca kazanılan zaferlerin iman gücüyle, kurulan onca güçlü devletlerin, imparatorlukların ilahi kudretle destekli olduğundan haberleri ve yeşil sarıklı şehit dedelerimize, Çanakkale'de uçuşan yeşil kuşlara inancı yoktu anlaşılan.
Üçüncü gurupta Gizlenen Türk Tarihi ve Hz Muhammed başlıklı yazımı okuma zahmetinde bulunmadan, dolayısıyle hiç anlamadan satırlarca muhalif, hatta çirkin ithamlı yorumlar yazıldı. Hala yazılmaya devam ediliyor. Sevgili peygamberimizin Türk olduğu ve gizlenen Türk tarihi gerçeğinin gün yüzüne çıkacak olması bazı kesim ve hatta ülkeleri çok korkutuyor olmalı. Kısa bir gerekçeyle okumadan yapılan çirkin ithamlı eleştiriler için daha fazla zaman ayıramayacağımı belirttim ve bakmıyorum yazılanlara. Sadece zaman, enerji kaybı olacağı aşikar zira.
Kasti şer güçlere, hain emele hizmet edenlerin yanında, bazı insanlarımızı da önyargı öyle bir hale getirmiş ki, sabit fikirliliğe saplanmış halde, sözettiğim hain emel sahiplerinin uydurup zihinlerimize kazıdığı, sözde senaryolarıyla, içinden bir satırı alınarak hazırlanmış sözde belgelerle, kalıplaşmış doğruları dışında hiçbir şeyi okuyamıyor, acaba yanılıyor olabilir miyim, doğru olan birşey öğrenebilir miyim gibi bir basiret gösteremiyorlar ne yazık ki.
Şükürler olsun ki, sayıları üçü beşi geçmeyecek bu haksız eleştiri sahipleri dışında yüzlerce kişi de heyecanla okuyup, beğeni ve tebriklerini esirgemediler. Bu sebeple de bu yazıyı yazmak farz oldu.
Bu vesileyle yazmak zorunda hissettiğim bir başka husus da, bu süreçte İslam aleminin yeniden doğuşu müjdesi bize ve pek çok kişiye pek çok kanaldan bildirildiği gibi, astroloji uzmanlarınca da, peşpeşe ay ve güneş tutulmaları sonrası, sevgili peygamberimizin ve bazı İslam önderleri, veli- alimlerinin doğumlarında görülen yıldız kavuşmalarının da bugünlerde gerçekleşeceği bilgisiyle teyid ediliyor.
İnanılmaz enerji yükselmeleri olduğu bilgisi veriliyor ki bunu üç gün önce uykudan uyandıran bütün bedenimde yüksek derecede ürperme ve hatta yatağımda bir iki karış kadar yükseldiğimi, havalandığımı hissederek uyandığım inanılmaz yaşanmışlığım ve benzer, bilmedikleri bir güç tarafından gökyüzüne çıkarılıp indirildikleri gibi rüyalarını ileten kardeşlerim aracılığıyla bizzat deneyimlediğimizi anlamış olduk.
Frekansı, dolayısıyle zaten enerjisi yüksek olanlar bu enerjinin iki katına çıktığı zamanlardan daha çok etkileniyor olmalı. Baş ve kök çakraları, mide, sindirim sistemi etkilenecek deniyor. Kulak çınlamalarımın hat safhaya ulaşması, bedenimde karıncalanma, kıpırtılar hissetmem, başımın içinde basınç tarzı ağrılar gibi belirtilerle endişelenmeye başlamışken rahatladım bu bilgiyle şükürler olsun.
Bir yıldır aldığımız uyarı ve önerileri uygulamakla bu süreci hayırlısıyla geçirmeye odaklanmak zorundayız. Hep dediğimiz gibi, bu ahir zaman hengamesinde, yıldız kavuşmalarıyla, güneş, ay tutulmalarıyla yükselen enerjiyi, bir yıldır, virüs ve kıyamet tellallığıyla pompalanan korku enerjisiyle negatife çevirerek daha çok insanın yüksek enerji dalgalarıyla savrulmaları sağlanmaya çalışılıyor. Bu arada gereksiz yere kullanılan ilaçlar ve aşıyla da hain emellerine ulaşma çabası içindeler.
Bize düşen, yapmamız gereken, öncelikle İnternet ortamındaki ve görsel, yazılı basındaki kasti korkutma gayeli yayınlardan kendimizi korumak. Onların çabasını boşa çıkarmak adına, bu yüksek enerji sürecinde, enerjiyi pozitife çevirmek. Yani evimiz, bedenimiz, zihnimiz ve gönlümüzü tertemiz tutup, ibadetlerimizi aksatmadan, namaz niyaz, Kur'anla, zikirle meşgul olmak. Kargaşa, tahammülsüzlük zamanlarında özellikle Hicr suresini okumak. Haşr Suresi son üç âyetini de. Afetlerden korunma niyetiyle Salâtı Tüncina ve Salavâtı Tefriciye okumak.
Çok uzadığı için detaylarını ikinci bir yazıyla anlatmaya çalışacağım başka bir bilgi de, bu yüksek enerjiyle savrulmamak için, Dr. Münir Derman Hz.lerinin ısrarlı önerisi olan mutlaka sürekli gusül- namaz abdestli bulunmak. Toprağa basmak, toprak altında yetişen patates, havuç, turp gibi besinleri düzenli tüketmek. Yani topraklanmak. Hava gurubu elementlerden uzak durmak.
Yine havadaki element oranlarının değişiminden etkilenmemek için, üzerimizde, evimizde mıknatıs, at kestanesi bulundurmak. Himayala ya da kaya tuzuyla banyo öncesi bedenimizi ovmak. Duşu bir kaba hazırladığımız sirkeli suyla bitirmek. Sabah ve akşam birer kaşık sirke içmek. Evimizi dipbucak bir çay bardağı sirke, bir yemek kaşığı kaya tuzu eklenmiş suyla hergün temizlemek.
Tuvalet- banyoda ara sıra mum yakmak. İbadet, zikir anında da mum ışığını kullanmak. Sevgili peygamberimizin, Habibim hitabına mazhar en büyük peygamber olduğu halde uyguladığı üç Felak, üç Nas suresi okuyarak avuçlarımıza Huuuuuh! diyerek üflemek ve başımızdan ayaklarımıza kadar tüm bedenimizi meshetmeden, Ayetel Kürsi okumadan uyumamak.
Olası olağan üstü durumlarda, Tekbir, Tevhid ve salavatlarla güç bulmak. Yani Allâhüekber, Lâ ilâhe illâllah Muhammedun Resulullah, Allâhümme salli alâ Seyyidinâ Muhammed demek.
Onların planları varsa yüce Rab'bimizin de bir planı ve onların projeleri varsa Allah’ın da bu günler için bir ömür hazırladığı proje kulları var. Her birimiz yüce Rab'bimizin halifesi, muhteşem birer projesi olarak yaratıldık, bu günler için hazırlandık. Şimdi hepbirlikte elimizi taşın altına sokup, dünyayı zehirleyen akrebi yoketme zamanı.
Kahraman Türk askerinin ayak sesleriyle coşup, İslamın Kalesi Erzurum türküleri ve manevi seyahat- ziyaret hatıraları ile başladık yeni döneme, hepbirlikte halaylar çekeceğimiz zamanlar da yakın inşallah. Amin Ya Rab'bi!..
Adevviye Şeyda Karaslan
18 Aralık 2020