Dünyayı kasıp kavuran herkesi adeta eve hapis eden bir virüs var. Bu virüs neden bu kadar konuşuluyor düz mantıkla baktığımız zaman herkesin yakalanma şansı olduğu için bu kadar popüler ve gündem de.
Dünya da kendisini durdurulamaz güç olarak ilan eden Çin’in bir anda ekonomik anlamda bitişine şahit olduk bu virüs sayesinde. Dolayısıyla ekonomik anlamda ki bu bitiş sadece Çin’i vurmadı orada üretim yapan başta ABD olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini vurdu. İş gücü anlamında daha fazla para kazanalım diye Çin’de kurulan fabrikalar bir bir kepenk kapatmaya ya da fabrikalarını oradan taşımaya başladılar.
Sonrasında ne oldu virüs neredeyse ışık hızına yakın bir hızla Avrupa’ya yayıldı tabi bunun öncesinde İran’ın Kum kentinde ortaya çıktı ki bu da ayrı bir araştırma konusu. Avrupa’ya yayılmasından sonra virüsün dokunulamaz yani zenginler zümresinden de insanlara ulaşması işin daha fazla medya da ses getirmesini sağladı. Yoksa bu salgın sadece Ortadoğu da olsaydı ölenler yıllardan beri olduğu gibi Afrika’da ki insanlardan ya da Müslüman coğrafyalardan olsaydı bu kadar ses getirir miydi bence getirmezdi ki şuan için hala Afrika da ve Müslüman coğrafyalarda ya da mazlum diyarlarda olsun yüz binlerce hatta milyonlarca insan ölüyor ama ne kimse duyuyor ne de haberlere konu oluyor. Bu işin ayrı bir boyutu. Farklı bir zamanda bununla da ilgili yazı kaleme alacağım.
Şimdi bizim dünyanın insanlığın imtihanı Korona virürsü ile neyi kaybettiğimizi gördük aslında. Hayır gibi görülende şer, şer gibi görülen de hayır vardır diyerek bizim de bu şer’den ders almamız lazım. Neyi kaybettiğimizi marketlere girdiğimiz zaman hemen görüyoruz aslında her taraf bomboş. Hani şimdiler de konuşuyoruz ya yok çekirge istilası geliyormuş geçtiği her yeri kurutup bitiriyormuş. Yok karınca istilası çıkmış Dünyayı bitirecekmiş. Kimse kusura bakmasın marketlerin halini gördükten sonra ne karıncaya ne de çekirgeye gerek var biz her şeyi bitirmişiz zaten.
Biz sadece market raflarını bitirmekle de kalmadık insanlığımızı da bitirdik. Biz bencilliğin tarihini yeniden yazdık. 10 kg un kullanmadığımız evlerimize 50 kg unları aldık daha bulsak daha da alacaktık. Ayda en fazla 10 paket makarna bitirdiğimiz evlerimize belki de 6 aylık makarna ihtiyacını tek seferde karşıladık. Mercimeği, pirinci, bulguru, nohutu, kuru fasulyeyi neredeyse çuvalla sayacak kadar çok aldık. Biz aldık ama acaba aynı havayı soluduğumuz eşimiz, dostumuz, komşumuz aldı mı ona kaldı mı hiç düşünmedik. Neden, aç kalırız, kıtlık olur korkusu sanki 3 ay yaşayacağımızın garantisini yapmış imzalar atılmış gibi doldurdukta doldurduk. Hep bana hep bana dedik. Biz ne ara bu kadar BENCİL olduk. Biz ne ara bu kadar insanlıktan çıktık.
Havalar ısınıyor bir ay sonra her şey normale döndüğünde ya da iki ay sonra her şey normale döndüğünde havalar ısınmaya başladığında mutfak dolaplarına sığdıramadığımız bu erzakları bitirebilecek miyiz? Ben size söyleyeyim kesinlikle hayır bitirme bitirilebilme şansı yok. Çünkü yapılan alışverişler insan işi akıllı işi değil. Şuurunu kaybetmiş insanların yapacağı türden bir çılgınlık. Ne olacak peki o kadar alınan malzemeler havalar ısınmaya başladığı zaman hepsi kurtlanacak ve çöp bidonlarının içinde ki yerlerini alacak. Çünkü biz paylaşmasını unuttuk unutmamış olsaydık bu kadar stokçuluk yapmazdık marketleri yağmalar derecesinde boşaltmazdık.
Şimdi diyeceksiniz sen hiç evine stok yapmadın mı diye hiç yapmadım yapmaya da niyetim yok ve yapmayacağım.
Bu süreçte tüm dünya bu illetle kavrulurken Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın gayretli ve özverili çalışmasından dolayı bizlerde uyarılara uyar ve tedbirlerimizi uygun şekilde alırsak bu illetten en az zararla kurtulmuş olacağız.
Lütfen uyarılara ikazlara uyalım temastan kaçınalım evimizde kalıp güvende olalım 14 gün kuralına riayet edelim.
Selam, Dua ve Muhabbetle…
Dünya da kendisini durdurulamaz güç olarak ilan eden Çin’in bir anda ekonomik anlamda bitişine şahit olduk bu virüs sayesinde. Dolayısıyla ekonomik anlamda ki bu bitiş sadece Çin’i vurmadı orada üretim yapan başta ABD olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini vurdu. İş gücü anlamında daha fazla para kazanalım diye Çin’de kurulan fabrikalar bir bir kepenk kapatmaya ya da fabrikalarını oradan taşımaya başladılar.
Sonrasında ne oldu virüs neredeyse ışık hızına yakın bir hızla Avrupa’ya yayıldı tabi bunun öncesinde İran’ın Kum kentinde ortaya çıktı ki bu da ayrı bir araştırma konusu. Avrupa’ya yayılmasından sonra virüsün dokunulamaz yani zenginler zümresinden de insanlara ulaşması işin daha fazla medya da ses getirmesini sağladı. Yoksa bu salgın sadece Ortadoğu da olsaydı ölenler yıllardan beri olduğu gibi Afrika’da ki insanlardan ya da Müslüman coğrafyalardan olsaydı bu kadar ses getirir miydi bence getirmezdi ki şuan için hala Afrika da ve Müslüman coğrafyalarda ya da mazlum diyarlarda olsun yüz binlerce hatta milyonlarca insan ölüyor ama ne kimse duyuyor ne de haberlere konu oluyor. Bu işin ayrı bir boyutu. Farklı bir zamanda bununla da ilgili yazı kaleme alacağım.
Şimdi bizim dünyanın insanlığın imtihanı Korona virürsü ile neyi kaybettiğimizi gördük aslında. Hayır gibi görülende şer, şer gibi görülen de hayır vardır diyerek bizim de bu şer’den ders almamız lazım. Neyi kaybettiğimizi marketlere girdiğimiz zaman hemen görüyoruz aslında her taraf bomboş. Hani şimdiler de konuşuyoruz ya yok çekirge istilası geliyormuş geçtiği her yeri kurutup bitiriyormuş. Yok karınca istilası çıkmış Dünyayı bitirecekmiş. Kimse kusura bakmasın marketlerin halini gördükten sonra ne karıncaya ne de çekirgeye gerek var biz her şeyi bitirmişiz zaten.
Biz sadece market raflarını bitirmekle de kalmadık insanlığımızı da bitirdik. Biz bencilliğin tarihini yeniden yazdık. 10 kg un kullanmadığımız evlerimize 50 kg unları aldık daha bulsak daha da alacaktık. Ayda en fazla 10 paket makarna bitirdiğimiz evlerimize belki de 6 aylık makarna ihtiyacını tek seferde karşıladık. Mercimeği, pirinci, bulguru, nohutu, kuru fasulyeyi neredeyse çuvalla sayacak kadar çok aldık. Biz aldık ama acaba aynı havayı soluduğumuz eşimiz, dostumuz, komşumuz aldı mı ona kaldı mı hiç düşünmedik. Neden, aç kalırız, kıtlık olur korkusu sanki 3 ay yaşayacağımızın garantisini yapmış imzalar atılmış gibi doldurdukta doldurduk. Hep bana hep bana dedik. Biz ne ara bu kadar BENCİL olduk. Biz ne ara bu kadar insanlıktan çıktık.
Havalar ısınıyor bir ay sonra her şey normale döndüğünde ya da iki ay sonra her şey normale döndüğünde havalar ısınmaya başladığında mutfak dolaplarına sığdıramadığımız bu erzakları bitirebilecek miyiz? Ben size söyleyeyim kesinlikle hayır bitirme bitirilebilme şansı yok. Çünkü yapılan alışverişler insan işi akıllı işi değil. Şuurunu kaybetmiş insanların yapacağı türden bir çılgınlık. Ne olacak peki o kadar alınan malzemeler havalar ısınmaya başladığı zaman hepsi kurtlanacak ve çöp bidonlarının içinde ki yerlerini alacak. Çünkü biz paylaşmasını unuttuk unutmamış olsaydık bu kadar stokçuluk yapmazdık marketleri yağmalar derecesinde boşaltmazdık.
Şimdi diyeceksiniz sen hiç evine stok yapmadın mı diye hiç yapmadım yapmaya da niyetim yok ve yapmayacağım.
Bu süreçte tüm dünya bu illetle kavrulurken Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın gayretli ve özverili çalışmasından dolayı bizlerde uyarılara uyar ve tedbirlerimizi uygun şekilde alırsak bu illetten en az zararla kurtulmuş olacağız.
Lütfen uyarılara ikazlara uyalım temastan kaçınalım evimizde kalıp güvende olalım 14 gün kuralına riayet edelim.
Selam, Dua ve Muhabbetle…