Filistin Davası, bizler için özünde Mescid-i Aksa ve Kudüs Davası’dır. Bu yönüyle de temelde bir iman meselesidir. Ancak gündelik hayatta, sosyal medyada bu davamızı her platformda anlatır ve savunurken bazı milli, tarihi, diplomatik, politik argümanlar da karşımıza çıkmaktadır. Bu argümanlar meşru kalırken veya kullanırken en büyük tuzak, meselenin özünden bizi uzaklaştıran bazı zehirli ifadeleri iyi tanıyamamaktır. Zehirli ifadeler, içerisinde bazı milli, tarihi, diplomatik veya politik olgulara dayalı “şartlı doğrular” barındırsa da nihayetinde ümmeti Kudüs ve Mescid-i Aksa davasındaki asli itikadi çizgiden uzaklaştıran veya Müslüman halkları narkozlayan, uyuşturan, oyalayan günlük söylemler dönüşür. Bu söylemler kalbimizin genelinde yayılırsa biz önce şuurumuzu sonra toplumsal mukavemetimizi zayıflatacaktır. Bunun son örneğini Aksa Tufanı’na “terör saldırısı!”, direnişe “silah bırakma çağrısı!” gibi kabul edilemez nitelemelerde bulunan ifadelere imza atıldığında buna karşı toplumdaki derin sessizlikle görebiliriz. O zaman Zehirli İfadelerin bazı örneklerine yakından bakalım.
1. “Uluslararası anlaşmalar gereği İsrail ile ticari ilişkileri devam ettirmeye mecburuz”:
Hiçbir onurlu ve şuurlu Müslüman kendi kutsalını kirleten ve arz-ı mev’ud planları ile kendi vatandaşında gözü olan katiller sürüsünden elde edeceği az bir dünya menfaatine razı olamaz. Allah (c.c.)’ın, her kulun rızkını verdiğine iman eden bir mümin açlık ve fakirlik korkusuyla inancını feda etmez. Siyonizm Gazze’de soykırımı sürdürebilmek için hiçbir alanda hiçbir kural tanımazken ona karşı bir irade koymak isteyenler de bundan cesaret alarak en imkânsız görünen yollarla onların ticari imkânini durdurmaya kafa yormalıdır.
2. “Diğer Müslüman ülkeler de Gazze’ye sırtını döndü”:
Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin ellerini kollarını bağlayan zaafları olabilir. Küresel sistemin elinde onlara karşı kozlar da olabilir. Ama her Müslüman halk öncelikle kendi yöneticilerini kendi inancına göre baskı altına almakla sorumludur. Uzaktakilerin işbirlikçiliğine öfke kusmak yerine yakındakilerin kendi üzerimizdeki karşılığı olan tutumlara toplumsal dirençle sesimizi yükseltmek asıldır. Sadece öfkemizi değil gücümüzü de yerelden merkeze yönlendirmemiz gerekir aksi durumda israile ve onun küresel düzenine yönelmesi gereken hakiki öfkemizin bölünmesine sebep olur. Bu bölünme bizi kendi ülkemizde yapmamız gereken asli vazifelerden uzaklaştırır.
3. “İki devletli çözüm”:
İsrail devlet değil bir terör yapılanmasıdır. Sözde devletlerini, geçen yüzyılın başında Osmanlı’dan koparılmış Filistin topraklarında emperyalizmin koruması altında 1917-1948 arasında terör faaliyeti yürüten Haganah, Irgun, Lehi ve Palmach gibi örgütlerin militanları eliyle kurdular. Ordu komutanları, ilk devlet başkanları, ilk bakanları, istihbarat başkanları hep bu örgütlerin yöneticileridir. Hala da aynı gelenekten gelen kişiler bu makamlara oturur. İsrail diye meşru bir devlet olmadığı için iki devletli çözüm diye bir kavrama da olamaz. Diplomasinin batılı ülkelerinin Filistin’e destek vermesini sağlamak için bir manevra olarak geliştirdiği bu ifade asla bir Müslüman açısından İslami Hareketin gerçek söylem ve projesi olamaz.
4. Doğu Kudüs - Batı Kudüs:
Kudüs; mübarek Mescid-i Aksa’mızın şehri olduğu için bütünüyle bize aittir. Miraç gecesi Mescid-i Aksa ve Mescid’i Haram gökler arası bir ile birbirine bağlanmıştır. Haram’ın bir köşesinden durulmuş sınır kabul edip Doğu Mekke - Batı Mekke diye ayırıp doğusunu bize batısını başkasına vermek nasıl akla sığmazsa aynı şey Kudüs için de geçerlidir. Hz. Ömer (r.a.) ve Selahaddin Eyyûbi zamanından bugüne yaşadığımız Kudüs algısı vesilesiyle sosyal ve temelsiz inanç haklar, şu önemsizdir şu önemlidir ayrımı yapmadan Kudüs'ün bütünlüğünü siyasi ve itikadi olarak sahiplenmeliyiz. Bu aynı zamanda, Filistin’in uluslararası alandaki statüsünü belirleyen 1967’de gerçekleşen zalim bir işgalin sonrasında çıkan dilin zihnimizde nasıl inşa edildiğine dair bir ipucudur.
Zehirli ifadelerden bazılarını bu başlıklar altında özetledik, elbette olanlar sadece bunlarla sınırlı değil. Etkilenmemenin sırrı ise istikametin gündeminden ayrılmamaktadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: