İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Manisa 4. Olağan İl kongresine katıldı. Manisa’nın hem siyasi hem manevi anlamda kendisi için özel bir şehir olduğunu vurgulayan Dervişoğlu, “Zorluklarla karşılaştığımızda, fırtınalara yakalandığımızda sığındığım limandır Manisa” ifadelerini kullandı.
Kongrelerin siyasi partiler açısından bir zorunluluk olduğunu ancak Manisa kongresinin sadece rutin bir işlemden ibaret olmadığını söyleyen Dervişoğlu, “Aslında bir kanuni gerekliliği yerine getiriyoruz ama bu kongre sadece bir prosedür değil, bir vefa göstergesidir” dedi.
"Manisa Kongresi sadece rutin bir işlemden ibaret değil. Emeklerine şahit olduğumuz, hizmetlerine şahit olduğumuz, vatan sevgisine, millet aşkına şahit olduğumuz İl Başkanımız Zafer İksir beyefendinin, "partinin birlik ve beraberliğinden mesul bir il başkanı olma sıfatıyla da partimin bütün mensuplarını bağrıma bastım, kucakladım. Bundan sonra evet yeni görevlere talip olabilirim ama görevini gönül huzuruyla yerine getirmiş bir il başkanı olarak kongrede aday olmayacağım. Onun yerine de Manisa'yı bir tutacak, birlikte tutacak, yine Manisa'yı kucaklayacak, birbirlerine rakip gibi görünen iki kardeşin yarışına da şahitlik edeceğim" diyor. Bu vesileyle İl Başkanlığı sorumluluğu üstlenerek kadrolarıyla birlikte göreve talip olan sevgili kardeşlerim Erhan Dumlu ve Yunus Koca Beyefendi'ye başarılar diliyorum. Kongrelerden geliyoruz. Buraya gelmeden önce Balıkesir'deydim. Balıkesirlilerin de sizlere selamlarını bu vesileyle iletmiş olayım. Güzel bir kongre yaptık. Balıkesir biliyorsunuz Kuva-i Milliye şehri. Manisa'da İzmir işgal edildikten sonra tarih sahnesinde çok önemli görevler de rühte etmiş. Cumhuriyetin kuruluşunun önünü açabilecek mücadelelerin parçası olmuş bir yer. Ama Manisa'nın bir başka özelliği daha var. Bir cihan imparatorluğuna şehzadeler yetiştirmiş, şehzadelere ev sahipliği yapmış bir cennet yüz köşesi. Tarihe karşı sorumluluğu layıkıyla omuzlarında taşıdığı kadar geleceğe dair hedeflerin şehridir Manisa. Onun için İYİ Parti'nin kalesidir. Milletin kalbi Manisa'da atıyorsa bizim de kalbimiz Manisa'da atıyor demektir. Sorumluluklarının farkında insanların kentidir. Onun için bu kongre bitecek. Biliyorsunuz kongre dönemleri siyasi partilere heyecan da getirir. Ama asıl olan kongreden sonra kadroların bir ve birlikte hareket etmek suretiyle ülkeye hizmet etmek arzularıdır. Bu arzunun güçlendirildiği siyasi platformlardır. Kongreler ve benzer siyasi platformlar. Ben inanıyorum ki bu kongre bitecek. Bir arkadaşımız il başkanlığı sorumluluğu üstlenecek. Ama onun listesinde Ahmet, Mehmet var, ötekinin işte listesinde Ayşe, Fatma var demeden herkes bu ülkeye hizmet yolculuğunu yine bir ve birlikte sürdürecektir. Ben kendi teşkilatımın İyiler ve Cesurlar Hareketi'nin Manisa'daki vücut bulmuş halini karıncalar gibi çalışkan, arılar kadar bereketli olmasını istiyorum. Ve Cenabı Allah'ın bu yolculuğunda bize yardımcı olmasını temenni ediyorum” dedi. 
Dervişoğlu, Kocaeli Müftülüğü'nün 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü dolayısıyla ilçe müftülüklerine gönderdiği, “10 Kasım 2025 Pazartesi günü saat 12.30’da tüm camilerimizde Mevlid-i Şerif okutulması hususunda, bilgi ve gereğini rica ederim” talimatı hakkında konuştu.
Dervişoğlu, "Kocaeli’nde bir vali ortaya çıkıyor, diyor ki '10 Kasım Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 87'nci yıldönümü. Dolayısıyla Kocaeli’nin camilerinde Mustafa Kemal’in ruhuna Mevlid-i Şerif okutulacak ve Kuran-ı Kerim tilavetinde bulunulacaktır' diyor. Hemen bir kesim ayaklanıyor ‘camiler bizimdir, bizim camilerimizde O’na Fatiha okutturamazsınız’ diyorlar. Düşünebiliyor musunuz Cumhuriyet’i kuran adamın ölüm yıldönümünde Cumhuriyet’in camilerinde Mustafa Kemal Atatürk’e Fatiha okunmasını yasaklamaya kalkışan hainler topluluğu var bu Türkiye’de” şeklinde konuştu.
Dervişoğlu konuşmasının devamında AK Parti'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunarak, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün ruhuna Kuran-ı Kerim okumaya davet ediyorum" dedi. Dervişoğlu, şunları kaydetti: “Mustafa Kemal’in koltuğunda şu anda oturan, bu ülkenin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hakaret onun koltuğuna yapılmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret edilirken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı'na da büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın kıraata ne kadar hakim olduğunu ve Kuran-ı Kerim’i usulü erkanıyla nasıl güzel okuduğunu iyi bilirim. Bu millet Mustafa Kemal’e dua okurken Hacı Bayram Cami’nde olacağım ikindi namazının öncesinde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Atatürk’ün ruhuna Kuran-ı Kerim okumaya davet ediyorum.”
Kongrede aday olmayan İyi Parti Manisa İl Başkanı Ali Zafer İksir, "Hiç şüphe yok ki tarih bugün İYİ Parti'yi ve Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde bizleri 2. Kuvacılar olarak yazacaktır. Her şeye rağmen muhakkak ki aydınlık yarınlara yürümekteyiz. Türk devletinin bütünlüğüne ve milletin istiklal ve istikbaline yönelen karanlık emelleri Vatanın mübarek sinesinde boğacak olan bizleriz. Bizler mücadele azmini ve kurtuluş ümidini öz vatanında arayanlar. Bizler istiklali de, istikbali de Türklüğünde bulanız. Herkes ihanete ortak olmuşken bizler milletten yana olanlarız. Meşruiyet emperyalist güçlerin kapılarında değil, Türk milletinin iradesinde arıyoruz. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Erdemli ve iyi insanı arayan hangi ideolojiye, hangi felsefeye, hangi dini ya da milli öğretiye bakarsanız bakın şunu göreceksiniz. Erdemli ve iyi insanı arayan her bir öğretinin üzerinde yükseldiği tek bir kavram vardır. O da adalettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kişinin aklına, fikrine ve heveslerine terk edilemez. Bu ucube ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bütün bir iradenin tek bir kişinin aklına devletlerine terk edildiği bir siyasi düzende Türkiye yorgundur. Millet yorgundur. Ülke yıpranmıştır. Yargı siyasallaşmıştır. Devlet partileşmiş, parti devletleşmiştir. Adalet askıya alınmış. Her şeyin üzerinde tutulması gereken hukuk siyasi kararlarla ayaklar altına alınmıştır. Nepotizm, adam kayırma, torpil, partizanlık adeta bir kanser gibi her yeri sarmıştır. Hazreti Ali'nin ifade ettiği gibi, devletin dini adalettir. Eğer bir devlet siyasi parti gibi yönetiliyor ve vatandaşlar arasındaki hakkaniyeti sağlayamıyorsa, devlet olma vasfını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yargıya ve adalete güvenin kalmadığı bir memlekette huzur ve ekonomik refahın müspet anlamda gelişmesi mümkün değildir. İçeride ve dışarıda Türkiye'yi kuşatmış siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunları derinleştiren temel problemler 8 yıldır mücadele ettiğimiz tek adam rejimidir" diye konuştu.

Yorumlar
Kalan Karakter: