22 Ekim Dünya Kekemelik Farkındalık Günü, toplumda sıkça yanlış anlaşılan bir iletişim bozukluğuna yeniden dikkat çekti. Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Burçin Mutlu, her 100 kişiden birinde görülen kekemelik hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Mutlu, kekemeliğin nedeninin psikolojik değil, genetik ve nörolojik temelli olduğunu vurgulayarak, “Kekemelik; ses, hece ya da kelimelerin tekrarı, uzatılması veya konuşmaya başlarken yaşanan duraksamalarla kendini gösteren bir konuşma bozukluğudur. Bilinenin aksine korku, utanma ya da heyecan sonucu ortaya çıkmaz. Genellikle 2 ila 5 yaş arasında başlar ve toplumda görülme oranı %1 civarındadır,” dedi.
Erken müdahalenin kekemeliğin kalıcı hale gelmesini önlemede kritik bir rol oynadığını belirten Mutlu, “Kekemelikte kendiliğinden iyileşme oranı %75-80’dir. Ancak en büyük hata ‘geçer’ diyerek beklemektir çünkü her geçen ay kalıcılık riskini artırır. Bu nedenle bir uzmandan profesyonel destek alınmalıdır,” ifadelerini kullandı.
Kekemeliğin yalnızca konuşma akıcılığıyla ilgili olmadığını, duygusal ve sosyal etkiler de yarattığını belirten Uzman Terapist Mutlu, “Kekemeliğin en tehlikeli sonucu ‘konuşamamak’ değil, ‘konuşmamayı tercih etmektir.’ Öğretmenlerin farkındalığı, akran zorbalığını engellemenin ilk adımıdır. Alay değil, anlayış gösteren bir çevre en güçlü tedavi desteğidir,” dedi.
Mutlu, kekemelikle yaşayan bireylere destek olmanın yollarını ise şöyle sıraladı:
-
Nasıl söylediğine değil, ne söylediğine odaklanın.
-
Cümlesini bitirmesi için sabır gösterin.
-
Göz teması kurarak güven verin.
-
Kekemelikten kaçınmak yerine açık iletişim kurun.
Kekemeliğin bireyselleştirilmiş terapiyle başarılı şekilde yönetilebileceğini belirten Mutlu, “Terapi sürecinde bireyin konuşma deneyimi yeniden yapılandırılır. Duyarsızlaştırma teknikleriyle kaygı azaltılır, konuşma modifikasyon yöntemleriyle akıcılık sağlanır. En önemlisi, aileye doğru iletişim biçimleri kazandırılarak yanlış tutumların önüne geçilir,” dedi.
Mutlu, kekemelikle mücadelede en etkili yöntemin “sabırla sürdürülen, bireye özel terapi süreci” olduğunu vurgulayarak, erken yaşta destek almanın önemine dikkat çekti.
Yorumlar
Kalan Karakter: