15 Temmuz Meydanı’nda düzenlenen basın açıklaması yoğun yağmur yağışına rağmen yapılarak, kadınların kararlığını gözler önüne serildi. Manisa Kadın Meclisi adına Rabia Aksu ve Genç Feministler Federasyonu adına İdil Altun, kadınlar için sonuna kadar mücadele edeceklerini ifade ettiler.Önemli açıklamalarda bulunan Manisa Kadın Meclisi adına Rabia Aksu, “2024’ün ilk 10 ayında 344 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 207 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Kadın cinayetlerinin arttığı gerçeği her gün biraz daha kendini gösteriyor. Kadınlar boşanmak istedikleri, ayrılmak istedikleri bahanesiyle, eşitlikleri ve özgürlükleri için mücadele ederken öldürülüyorlar. Boşanma, ayrılma, reddetme, çalışma, dilediği gibi giyinme gibi haklarının peşinden gidiyorlar. Kadınlar eşitliğe karar vermişken, karşılarına çıkan ilk engel erkekler. Kadınları öldürenler erkekler ancak kadınların önündeki tek engel onlar değil. Kadınların önündeki bir başka engel, politikaları üreten ve onları uygulamakla yükümlü olanlardır. Koca koca bütçeleri olan bakanlıkların koltuklarında ‘Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans!’ açıklamalarını somut adımlara dönüştürmeden oturanlardır. Öldürülen kadınları ‘erkeklere kapıyı açmasaymış’ diye suçlayan İçişleri Bakanı’dır. Yalnızca kadınların doğuracağı çocuk sayısını düşünen Aile Bakanı’dır. 6284 sayılı Kadınları Şiddetten Koruma Kanunu’nu kabul eden ama uygulama iradesini göstermeyen siyasi iktidardır. Kadınların aşacağı esas engel de budur ve aşmanın pek çok yolu var” diye konuştu.6284 sayılı kanunun uygulanmaması nedeniyle kadın cinayetlerin arttığını belirten Rabia Aksu, “Bu yüzden her yerde bu kanunun niteliğini anlatarak, hangi kamu kurumunda bir ihmal varsa oranın kapısına dayanarak 6284 seferberliğine başladık. Döne Bozdemir, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürüldü. Cafer Bozdemir’in elektronik kelepçesi olmasına rağmen, kolluk kuvveti müdahale etmek yerine telefonla arayıp katilden suç işlememesini ‘rica’ ettiği için öldürüldü Döne. İkbal, yıllardır kendisini ısrarla takip eden Semih Çelik tarafından öldürüldü. Daha 1 yıl önce İkbal’i öldüreceğini anlatan bir video yayınlamasına ve hakkında defalarca şikayetçi olunmasına rağmen. Fadim Temirhanoğulları, boşanma aşamasında olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Savaş Temirhanoğulları tarafından öldürüldü. 6284’ü etkin uygulamayan iktidar ve onun yönetimindeki kamu kuruluşları Döne’nin, İkbal’in, Fadim’in önündeki esas engeldi. Şimdi biz bu engeli ortadan kaldırmanın yolundayız. Onlar ve tüm kadınlar için 6284’ü uygulatacağız” şeklinde konuştu.Tüm deneyimleriyle mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen Aksu, şunları söyledi: “Tüm bunların yanında siyasi iktidar ‘kutsal aile’ politikalarını sürdürüyor. Kadınların hane içinde, en yakınları tarafından öldürülürken aileyi koruma odaklı politikalar kadınların eşitliğinin önüne bir engel daha koymaktır. Erkeğin ‘reis’ olduğu ailenin korunmasını, kadınların korunmasının önüne koymaktır. Hane içindeki şiddeti seyretmeyin, 6284’ü uygulayın. Ekim ayı boyunca İkbal ve Ayşenur için pek çok kentin meydanlarında yürüdük. Öldürülen tüm kadınlar için bir araya geldik. Binlerce kadın mücadeleye akın etti, örgütüyle buluştu. Bu zamana kadar bütün deneyimimizle, birikimimizle mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın düşmanı politikaların da, demokrasi karşıtı politikaların da karşısında biz varız. Bütün kadınları Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri’nde buluşmaya davet ediyoruz. Yan yana gelelim, kol kola girelim, mücadele kararlarımızı birlikte verelim. Büyüttüğümüz öfke ile bir yumruk gibi birleşelim. Şiddetle mücadele için yolumuz eşitlikçi feminizm, hedefimiz 6284’ü uygulatmak olacak.”Genç Feministler Federasyonu adına İdil Altun da önemli açıklamalarda bulundu. Altun, “Geçtiğimiz Ekim ayında 48 kadın cinayeti ve 28 şüpheli kadın ölümünün olduğu gerçeğiyle başbaşayız. Elimizdeki veriler şimdiye kadar bir ayda raporlanan en yüksek veri. Biz senelerdir mücadelemizi verirken siyasi iktidar; cezasızlık politikalarıyla, aile merkezli söylemleriyle daha fazla kadının öldürülmesinden sorumlu. Ama biz iktidarın bütün kadın düşmanı politikalarına karşı dimdik duruyoruz, günden güne çoğalarak mücadelemizi büyütüyoruz. İkbal ve Ayşenur’un ölümünden sonra bir sürü üniversitede, bir sürü şehirde, bir sürü meydanda binlerce genç kadın bir araya geldik. Kadınları korumayan, şikayet dilekçelerini dikkate almayan iktidarın tam karşısında hizalanıp tüm kadınlara asla yalnız yürümeyeceklerini söyledik. Bugün 25 Kasım için buluştuk ve yine tekrar ediyoruz. Asla yalnız yürümeyeceksiniz! İktidarın bütün cinsiyetçi politikalarına karşı biz varız. Üniversitelerdeki tacizci hocalara, kayyım rektörlere karşı biz varız. Görevini yapmayan yetkililere karşı biz varız. İkbal’in sesini duymayan, onu korumayan iktidar aynı şekilde Narin kardeşimizi de günlerce bulamadı. Şirin kardeşimizi koruyamadı. İzmir’de 5 çocuğun yanarak ölmesinden yine kendisini sorumlu tutmadı. Ne demişti Özlem Zengin? Her şey para mı? Kendinize ikişer üçer maaşlar bağladığınızda, konu vekil maaşının zammına geldiğinde her şey para olmuyor mu? Evet bu ülkenin emekçileri için bütün mesele para, çocuklarının karnını doyurabilmek adına gece gündüz çalışan anne babalar için her şey para” ifadelerine yer verdi.
İktidarın baskıcı politikalarına rağmen mücadeleye devam edeceklerini ileri süren İdil Altun, son olarak şunları söyledi: “İkbal, büyük bir ısrarlı takip sonucu, daha önce şikayetçi olmasına rağmen öldürüldü. Genç kadınlar bugün ısrarlı takibe, dijital şiddete çok daha fazla maruz kalıyorlar. Israrlı takip ve dijital şiddet suçtur. Bu suçlara karşı koruyucu ve önleyici mekanizmaları uygulamak zorundasınız. Fiziksel şiddet gibi ısrarlı takip de 6284’den faydalanmaya sebep olan suçlardandır. Sorunlarımıza karşı çözümümüz 6284. Kadınların öldürülmediği, şiddetin hiçbir türlüsünü yaşamadığı bir ülke yaratmak istiyorsak ilk adımımız 6284’ü etkin uygulamak olacaktır. Daha sonraki adımımız da hukuksuzca imzanın geri çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe sokmaktır. Dünyanın her yerinde kadınlar özgürlükleri için direniyorlar. İran’da Ahu Derya, ahlak polislerine karşı olan cesaretiyle bize güç verdi. Aramızdaki kilometrelere karşı mücadelemiz ortak. Enternasyonal kadın mücadelemiz ortak. Sonuca eşitlikçi feminizmde ısrarımızla ulaşacağız. Eşit ve özgür dünyayı ortak mücadelemizle kuracağız. Buradan bütün liseli ve üniversiteli kadınlara sesleniyoruz; gelin Genç Feministler Federasyonunda buluşalım. Okullarımızda kulüpler açalım, mücadelemizi bütünlüklü bir şekilde omuz omuza büyütelim. İktidarın bütün baskıcı politikalarına karşı örgütlü mücadelemizle cevap verelim.”
İktidarın baskıcı politikalarına rağmen mücadeleye devam edeceklerini ileri süren İdil Altun, son olarak şunları söyledi: “İkbal, büyük bir ısrarlı takip sonucu, daha önce şikayetçi olmasına rağmen öldürüldü. Genç kadınlar bugün ısrarlı takibe, dijital şiddete çok daha fazla maruz kalıyorlar. Israrlı takip ve dijital şiddet suçtur. Bu suçlara karşı koruyucu ve önleyici mekanizmaları uygulamak zorundasınız. Fiziksel şiddet gibi ısrarlı takip de 6284’den faydalanmaya sebep olan suçlardandır. Sorunlarımıza karşı çözümümüz 6284. Kadınların öldürülmediği, şiddetin hiçbir türlüsünü yaşamadığı bir ülke yaratmak istiyorsak ilk adımımız 6284’ü etkin uygulamak olacaktır. Daha sonraki adımımız da hukuksuzca imzanın geri çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe sokmaktır. Dünyanın her yerinde kadınlar özgürlükleri için direniyorlar. İran’da Ahu Derya, ahlak polislerine karşı olan cesaretiyle bize güç verdi. Aramızdaki kilometrelere karşı mücadelemiz ortak. Enternasyonal kadın mücadelemiz ortak. Sonuca eşitlikçi feminizmde ısrarımızla ulaşacağız. Eşit ve özgür dünyayı ortak mücadelemizle kuracağız. Buradan bütün liseli ve üniversiteli kadınlara sesleniyoruz; gelin Genç Feministler Federasyonunda buluşalım. Okullarımızda kulüpler açalım, mücadelemizi bütünlüklü bir şekilde omuz omuza büyütelim. İktidarın bütün baskıcı politikalarına karşı örgütlü mücadelemizle cevap verelim.”