Cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların sağlık durumları nedeniyle tahliyesi için kamu hastanelerinden ve adli tıp kurumundan rapor alınması gerekirken, Ömer Faruk Kavurmacı´nın özel hastaneden aldığı rapora istinaden neden tahliye edildiğini Adalet Bakanına soran Mazlum NURLU yaptığı basın açıklamasında; sadece AKP´lilerin yakınlarının kayrılması fetö ile mücadelede çifte standarttır. Bu durum halkımızın haklı tepkisine neden olmuştur.
Türkiye´deki cezaevlerinde mahkum sayısı kapasitenin çok çok üzerine çıkmış ve 200 bine dayanmıştır. Sağlık sorunları nedeniyle tahliye dilekçesi veren onbinlerce mahkum tahliye beklemektedir. Ağır hastalar izin verilmediği için cezaevlerinde tedavileri yapılamadan bekliyorlar.
Fetöcü olduğu iddia edilen AKP´lilerin yakınları bir bir tahliye edilmekte, atılanlar işe iade edilmektedir. Fetö terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile işten atılan AKP Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demir´in kardeşi Hüdaverdi Demir daha önce işe iade edilmişti. TUSKON yöneticilerinin tamamı cezaevinde iken İstanbul Büyükşehir Belediyesinin AKP´li başkanı Kadir Topbaş´ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı tahliye edilmiştir.
Cezaevinde bulunanların tahliyesi için devlet hastaneleri ve adli tıp kurumundan alınan raporlar bile yeterli olmazken özel bir hastane raporuyla Belediye Başkanının damadının tahliye edilmesi, hukuk sisteminin sadece AKP´liler için çalıştığı kişiye özel uygulamalar yapıldığı iddialarına neden olmaktadır.
15 Temmuzdan bu yana işten atıldığı için intihar edenlerin sayısı 37´ye ulaştı. Fetöcüler tarafından açılan Ergenekon kumpas davalarında insanların cezaevlerinde öldüğünü, kanser hastası mahkumların tedavisine izin verilmediğini, hastane odalarının polis tarafından basıldığını halkımız unutmamıştır ifadelerine yer verdi.
KHK ile işten atılan akademisyen Nuriye Akman ve öğretmen Semih Özakça´nın işlerini geri almak için başlattığı açlık grevine de değinen Mazlum NURLU, açlık grevinde 64. güne gelinmiş ve sağlıkları ile ilgili tehlikeli döneme gelinmesine karşın Hükümetin duyarsızlığının devam ettiğini, iki genç insanın herkesin gözünün önünde yaşamlarının tehlikeye atılmasının kabul edilmeyeceğini belirtti.
Mazlum NURLU Meclis Başkanlığına verdiği önergede cezaevlerinde sağlık durumları kötü olduğu için tahliye talep eden mahkum sayısının ne kadar olduğunu ve bundan sonra özel hastaneden alınan sağlık raporlarının tahliye için geçerli olup olmayacağını sordu.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla sayın Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim. Saygılarımla
Mazlum NURLU
Manisa Milletvekili
15 Temmuzda kanlı bir darbe yapmaya kalkan Fetö terör örgütü ile mücadelede terör örgütü üyeliği ile suçlanan bazı kişilerin kayrılması, örgütün siyasi ayağının üzerinin örtüldüğü iddialarını güçlendirmektedir.
Türkiye´deki cezaevlerinde mahkum sayısı kapasitenin çok çok üzerine çıkmış ve 200 bine dayanmıştır. Sağlık sorunları nedeniyle tahliye dilekçesi veren onbinlerce mahkum tahliye beklemektedir. Ağır hastalar izin verilmediği için cezaevlerinde tedavileri yapılamadan bekliyorlar.
Fetö terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile işten atılan AKP Kırıkkale Milletvekili Mehmet Demir´in kardeşi Hüdaverdi Demir daha önce işe iade edilmişti. TUSKON yöneticilerinin tamamı cezaevinde iken İstanbul Büyükşehir Belediyesinin AKP´li başkanı Kadir Topbaş´ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı tahliye edilmiştir.
Cezaevinde bulunanların tahliyesi için devlet hastaneleri ve adli tıp kurumundan alınan raporlar bile yeterli olmazken özel bir hastane raporuyla Belediye Başkanının damadının tahliye edilmesi, hukuk sisteminin sadece AKP´liler için çalıştığı kişiye özel uygulamalar yapıldığı iddialarına neden olmaktadır.
15 Temmuzdan bu yana işten atıldığı için intihar edenlerin sayısı 37´ye ulaştı. Fetöcüler tarafından açılan Ergenekon kumpas davalarında insanların cezaevlerinde öldüğünü, kanser hastası mahkumların tedavisine izin verilmediğini, hastane odalarının polis tarafından basıldığını halkımız unutmamıştır.
Hatta KHK ile işten atılan akademisyen Nuriye Akman ve öğretmen Semih Özakça´nın işlerini geri almak için başlattığı açlık grevinde 64. güne gelinmiş ve sağlıkları ile ilgili tehlikeli döneme gelinmesine karşın Hükümetin duyarsızlığı devam etmektedir.
Buna göre;
1- Cezaevlerinde sağlık durumları kötü olduğu için tahliye talep eden mahkum sayısı ne kadardır?
2- Cezaevlerindeki hükümlü ve tutukluların sağlık durumları nedeniyle tahliyesi için kamu hastanelerinden ve adli tıp kurumundan rapor alınması gerekirken, Ömer Faruk Kavurmacı´nın özel hastaneden aldığı rapora istinaden neden tahliye edilmiştir?
3- Bundan sonra özel hastane raporları tahliye için geçerli olacak mıdır?
Yorumlar
Kalan Karakter: