Kazakistan'dan Berik Alibai, sadece bir ocak ve çekiç, cımbız gibi basit aletler kullanarak metaller ile kıymetli taşları birer sanat eserine dönüştürüyor. Güney Kazakistan’ın Zambil Bölgesi’ndeki küçük bir köyde doğan 56 yaşındaki sanatçı “Kazakistan’ın altın elleri” olarak adlandırılıyor. Alibai’nin atölyesindeki kılıçlar ve kamalar “Binbir Gece Masalları”ndan çıkmış gibi duruyor. Göçer geleneklerine göre yapılmış yüzükler, küpeler ve kolyeler de ziyaretçileri Kazakistan’ın eski zamanlarına götürüyor. Zanaatkâr bir aileden gelen Alibai, 40 yıldan uzun süredir mücevher ustası olarak çalışıyor. Usta, ayrıca ülkenin ulusal müzesindeki antik mücevherlerin restorasyonunda da görev alıyor. Xinhua'ya yaptığı açıklamada, “Dedem ve büyük dedem kuyumcu ustasıydı. Gençliğimde hep onlara yardım ettim. Her zaman kendi dükkânımı açmayı hayal etmiştim” diyen Alibai’nin rüyası 1990’larda gerçek olmuş.
Kazak mücevher sanatının 17. ve 18. yüzyıllarda geliştiğini ve sanatında eski ustalardan ilham aldığını söyleyen Alibai, çalışma sürecini de şöyle anlatıyor: “Çalışmamız parça parça, kademeli yapılan bir iş ve hepsi el yapımı yani makine, bilgisayar veya teknik araçlar kullanılmıyor. Bu özel bir mücevher yapmanın tek yoludur.”
Artık becerilerini gelecek nesillere aktarmaya odaklanan usta, “Bir mücevher ustası olmak kolay değildir. Mücevher sanatı, çok fazla genci heyecanlandırıyor ama çıraklığı sadece birkaçı geçebiliyor” diyor ve ekliyor: “Kimseyi reddetmiyorum, böylece atölyeye çok sayıda genç geliyor. Onlara Kazak sanatlarının güzelliğini aktarabileceğim umuduyla ücretsiz eğitim veriyorum.”
Alibai, “Kazakistan’ın Onurlu İşçisi” olarak tanınıyor ve Carl Faberge’nin Onur Ödülü’ne sahip.
Çalışmaları Kazakistan Ulusal Müzesi’nin yanı sıra Kazakistan’da ve yurt dışında özel koleksiyonlarda sergileniyor. El yapımı mücevherleri, yabancı liderlere ulusal hediye olarak da sunuluyor.
Hibya Haber Ajansı
Yorumlar
Kalan Karakter: