Tekirdağ’da tarımsal atıkların katma değeri yüksek ürüne dönüştürülmesi amacıyla yürütülen bir projede, Türkiye açısından ilk niteliğinde bir başarıya imza atıldı. Namık Kemal Üniversitesi’nde çalışan bilim insanları, şarap ve pekmez üretimi sonrası ortaya çıkan üzüm posasını hammadde olarak kullanarak, laboratuvar koşullarında “tek hücre yağı” adı verilen özel bir yağ üretti. Yapılan açıklamalarda, bu tek hücre yağının Omega 3 ve Omega 6 bakımından zengin olduğu, ayrıca güçlü antioksidan bileşenler içermesi nedeniyle zeytinyağı ve balık yağından daha faydalı bir alternatif olarak değerlendirilebileceği belirtildi.
Namık Kemal Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncay Gümüş’ün yürütücülüğünü yaptığı projeye, Doç. Dr. Deniz Damla Altan Kamer, Doç. Dr. Gülce Bedis Kaynarca, Prof. Dr. Murat Taşan ve Dr. Emel Yücel de katkı sunuyor. Çalışma, TÜBİTAK’ın 1001 Programı kapsamında desteklenirken, “Üzüm Posasından Tek Hücre Yağı Üretimi” başlığıyla hem Türkiye’de hem de uluslararası bilim dünyasında dikkat çekiyor.
Projede en dikkat çekici unsurlardan biri, kullanılan mayaların bölgeye özgü olması. Araştırma ekibi, Tekirdağ’ın Velimeşe beldesinde geleneksel olarak üretilen bozadan yerli ve endemik maya türlerini izole ederek tanımladı. Ardından bu mayalar, üzüm posası üzerinde çoğaltılarak tek hücre yağı üretiminde kullanıldı. Böylece, hem bölgenin geleneksel bir ürünü olan boza hem de tarımsal atık durumundaki üzüm posası, yerel kaynaklara dayalı yenilikçi bir üretim modelinin parçası haline geldi.
Prof. Dr. Gümüş, yaptıkları deneylerde 1 kilogram üzüm posasından yaklaşık yüzde 25 oranında tek hücre yağı elde ettiklerini açıkladı. Bu oran, tarımsal atıkların ekonomik değere dönüştürülmesi açısından son derece çarpıcı bir verim olarak öne çıkıyor. Üretilen tek hücre yağının öncelikle gıda takviyesi sektöründe değerlendirilmesi planlanırken, proje için patent başvurusu hazırlıklarının da sürdüğü bildirildi.
Yapılan analizlerde, elde edilen tek hücre yağının Omega 3 ve Omega 6 yağ asitleri açısından zengin olduğu, bunun yanında likopen ve beta karoten gibi biyoaktif bileşenler içerdiği tespit edildi. Bu maddelerin, bilimsel çalışmalarda güçlü antioksidan ve antikanserojen özelliklere sahip olduğu biliniyor. Bu nedenle uzmanlar, söz konusu tek hücre yağının bağışıklık sistemi, hücre yenilenmesi ve genel metabolik sağlık üzerinde olumlu etkiler sunabileceğini değerlendiriyor.
Çalışmanın bir diğer önemli yönü ise sürdürülebilirlik boyutu. Geleneksel yağ üretimi için geniş tarım alanlarına ve uygun iklim koşullarına ihtiyaç duyulurken, tek hücre yağı üretimi kapalı sistem fermentasyonla, iklimden ve tarla gereksiniminden bağımsız olarak gerçekleştirilebiliyor. Bu sayede, küresel ısınma ve iklim krizinin tarımsal üretimi zorlaştırdığı bir dönemde, hem çevreye duyarlı hem de ekonomik açıdan avantajlı yeni bir yağ kaynağı ortaya konmuş oluyor.
Elde edilen tek hücre yağının, zeytinyağı, balık yağı ve palm yağı gibi yaygın kullanılan yağlara alternatif olabilecek nitelikte olduğu ifade ediliyor. Araştırmacılar, üniversite–sanayi iş birliğiyle bu teknolojinin ölçeklendirilmesi ve endüstriyel üretime taşınması için çalışmaların sürdüğünü belirtiyor. Projenin sonuçları, Journal of Food Measurement and Characterization ile ACS Omega gibi uluslararası hakemli dergilerde yayımlanarak literatüre kazandırıldı ve Türkiye’nin gıda bilimi alanındaki yenilikçi potansiyelini dünyaya gösterdi
Yorumlar
Kalan Karakter: