Çaresizlik, çare değildir diye öğretildi bize yıllarca, insanlığımız boyunca bizlere her şeyin bir çözümü olduğunu söylediler.
İnsan güçlü insan her şeye çaredir dediler.
İnsanın olduğu yerde başarılamayacak bir şey yoktur dediler. Bazen yerlisi dedi bunu bazen yabancısı. Bazen anne babalar dedi bunu bazen öğretmenler, hocalar, protokollerde oturanlar dedi bazen.
Bizde inandık içimizdeki güçle her şeyin üstesinden geleceğimize.
Çünkü bilimsel verilerle, laboratuvar çalışmaları ile anket ve toplum üzerinde insan psikolojisi tanımlama çalışmalarında hep aynı sonuç çıkıyordu karşımıza.
İnsan çaresiz değildir ve güçlüdür diye.
Aile büyükleri bu tür nasihatlerde bulunurlardı nesillere, hikayelerdeki kahramanlar, dünyayı yöneten büyük, büyük güçler hep çaresiz kalmayıp çare ürettikleri için güçlü olmuşlardı bizlere anlatılanlara göre.
Hayatta zor süreçlerden geçenler asla çaresizliği kabul etmeyip hayata tutundukları için hayata tekrar bağlanmışlardı bizlere verilen o muazzam örneklerde. Tabi bunlar istisna, bunlar seçilmiş, bunlar güçlü karakterler, bunlar sağlam psikolojiyi gösterdi bizlere.
Birde tarihe büyük harflerle not düştüler.
ÇARE-SİZ SENİZ, ÇARE SİZ-SİNİZ diye…
Nitekim bütün toplum bu halde değildi. Bunu da öğrettiler tabi ki. Nadide olmak gibi bir şeydi bunu fark etmek.
Biz toplumlarda şöyle inandık; gerek kendi bireysel meselelerimizde, gerek ailevi, gerek toplumsal ve gerekse dünya üzerinde bir yerlerde bir zorluk, bir sıkıntı, bir çaresizlik söz konusu olursa bu seçilmiş ve güçlü karakterler o bölgeler veya o insanlar için muhakkak bir çare sunabilecektir. Yeter ki çare olmayı bilsinler ve yeter ki çare olmak istesinler…
Şimdi sözü çok uzatmadan demek istiyorum ki; Ne oldu da aylar hatta yıllardır yaşananları kelimelerin izah edemeyeceği GAZZE konusunda çaresizlik elbiseleri giydirildi dünyaya.
Yeryüzünde hiç güçlü karakter, sağlam psikoloji veya seçilmiş kişiler kalmadı mı?
Anketler, deneyler, psikoloji araştırmaları hepsi yalan mıydı?
Kimse kimseye çare olamıyor mu yoksa?
Çare dediğimiz şey aslında sadece dua etmekle mi kaldı artık?
Dünyaya çare olabilirsiniz denilen hakikat, kimlerin dünyası için geçerli olmuş?
Yoksa çare diye bir şey yok mu dünyada?
Saramıyor mu artık kimse kimsenin yarasını?
Sınırları kim koyuyor çare olmaya?
Sahi kim set çekti çare ile çaresizlerin arasına?
Sahi neden her çare artık sonuç vermiyor mazluma?
O kadar uzatılabilir ki sorular.
Yıllardır öğretilen öğretilere kim inanır artık, aç olan insanlar var yeryüzünde hem de günlerdir, haftalardır açlar, ayrıca bireysel ve toplumsal bütün haklardan mahrum bırakılmış insanlar, öyle lüks ihtiyaçlar değil en temel ihtiyaçlardan uzak çaresizce bırakılmışlar bir yerlerde insanlar. Gazze’nin ortamını anlatacak değilim artık ezberledik hepimiz bu zulmü ve izledik aylardır, yıllardır.
Ama şunu iyice anlayalım dostlar. Çaresizlik bize dayatıldığı için çaresiz değiliz.
Devletler çaresiz değil, liderler çaresiz değil, uluslararası güçler, topluklar, ülkeler, büyük güçler vs. kimse çaresiz değil. Ama herkes hasta hem de ölümcül bir hastalık olan ÇARESİZLİK HASTALIĞI.
Elimizden bir şey gelmiyor deyip ağlıyor tüm dünyadaki vicdanlı, karakterli, eğitimli, seçilmiş, sağlam psikolojiye sahip insanlar. Bu bir virüs, bu bir hastalık.. Ve bence bu bir çaresizlik oyunu oynanıyor üzerimizde... Herkes bütün bildiği doğrulara rağmen bu çaresizliğe karşı direncini kaybetti yavaş yavaş...
Ülkeler de hasta, liderler de hasta, toplumlarda hasta artık. Kimse kimseye çare olamıyor. Çaresiz bırakılarak insan olma gücü ve vicdanın gücünün önüne geçiyorlar...
O halde tarihi, bilimi, eğitimi, tecrübeyi, kültürü ve daha nice kıymetli değeri tekrar tekrar gözden geçirmeli ülkeler. Çünkü bütün bunlarda bizlere çare olmak anlatıldı. Fakat uygulamalarda bizlere kimseye çare olamazsınız evinizde oturup ağlayıp dua edin denildi.
Hastalıklı bu zihinler tedavisi çok basit olan birçok yöntem duruyor iken bu hastalığın topluma yayılması için ellerinden geleni yapıyor. Tüm dünyada çare olmak için en ufak bir icraat, eylem söylemini bile hemen sindirmeye çalışıyorlar...
Çünkü kabullenmemizi istiyorlar çaresizliği…
Söylenecek söz çok ama ben kanaatimce hastayım, hastayım diyen kişinin hasta olması gibi, çaresiziz çaresiziz diye bizlere bu çaresizlik dayatıldığı için sakın ola bu hastalığa yakalanmayalım.
Birçok çare var. Her gün dünyada neler yapılabilir diye tek tek sıralanan başlıklar var aslında. Ama bizden istenen ise bu çaresizlik hastalığını kabul edip bu başlıkları, bu çareleri duymamak ve görmemek…
Sakın dostlar unutmayalım. Çaresiz değiliz. Çaresizlik hastalığına kapılmayalım. Çare belli yapılacaklar belli sadece bizi sağır dilsiz ve kör olarak görmek istiyorlar.
Allahtan dileğim çaresizliği bize çare eylemesin.
Ve hiçbir şey yapamasak da, Gazze’ye çare olamasak da en azından çaresizliği kabul etmeyelim. Çareler var fakat uygulanmıyor. Çareler var fakat duyulmuyor, ilgilenilmiyor, menfaatler gözetiliyor...
Eğer çaresizlik hastalığına ucundan da olsa kapılmış isek silkelenelim ve ellerimizin arasına başlarımızı alıp neler çaredir diye düşünelim. Çare olamasak bile çaresiz değiliz diyelim. Çaresizlik çare değildir diyelim. Bizi duyan herkese birçok çare var diyelim.
Ve Rabb'imizden bu çaresizliği bize çare kılmaması için dua edelim dostlar…
Çünkü ÇARESİZLİK, ÇARE DEĞİLDİR...
ÇÜNKÜ ÇARESİZLİK, HASTALIKTIR...
Secde’kar
Yorumlar
Kalan Karakter: