Hayattan Ders Çıkarmak
Bu belalar neden buldu bizi?
Başımıza bunlar nereden geldi?
Allah’ım ne ettim de bunları yaşamak zorunda kaldım?
Deriz de deriz.
Sanki her şeyi iyi, doğru, güzel yapıyormuşuz gibi biraz sitem biraz isyan ama tamamıyla hadsizlik olan bu soru cümlelerini kullanmaktan da geri durmayız.
Hâlbuki:
'' Hak bela yazmaz kul azmadıkça;
Kula bela gelmez Hak yazmadıkça.''
Kur’ân-ı Kerîm’in Şûrâ Suresi 30. Ayetinde Rabbimiz Allah, sonsuz rahmetinin yanında kudret ve yüceliğinin nihayetsizliğini gözler önüne sererek şöyle buyurur:
Başınıza gelen musibetler, felaketler kendi ellerinizle (cüz’i iradenizle) işlediğiniz ameller, yüklendiğiniz günahlar yüzündendir.
Allah yine de müstahak olduğunuz ve başınıza gelecek felâketlerin çoğunu da bertaraf ediyor.
Kâmil insan yetiştirme müfredatı ve Rabbimiz Allah’ın sonsuz rahmetinin eseri olan Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan En’âm Suresi 42. Ayetinde şöyle buyrulur:
Andolsun ki senden önce de ümmetlere elçiler gönderdik. (İnkârlarından dönüp bize) yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırmıştık.
Şüphesiz ki özünde ve her işinde sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olan Rabbimiz, her topluma her topluma elçilerini ve mesajlarını iletmiştir.
Ya peygamber gitmeyen toplumlar ne olacak?
Herkese ayrı ayrı ve bizzat peygamber gelmez. Nihayet bize de bizzat peygamberin kendisi değil, mesajı geldi. Bugün Müslümanların yaşadığı coğrafyanın çoğuna da bizzat peygamber as değil, mesajı gitti.
Bu mesaj neydi?
Kur’ân-ı Kerîm, tabii ki.
Ya Kur’an’ın ulaştırılmadığı toplumlar?
Kur’an’ın bizzat kendisi olmasa da temel mesajlarının ulaşması yeterli.
Kur’an’ın ana mesajları nedir?
Allah ve Ahiret bilinci
Risalet
Tevhid
Adalet
Merhamet
Meşveret
Ehliyet
Liyakat
Emanet bilinci
…
Hepsinin temel ve ortak amacı olan güzel ahlakı hayatın her an ve her alanına hâkim kılmak.
Muhakkak ki özünde ve her işinde sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olan Rabbimiz, uyarmadan hiçbir toplumu helak etmeyeceğine göre ya bizzat elçileri vasıtasıyla ilahi mesajı ulaştırmış ya da elçilerinin ashapları, havarileri, rabbani âlimleri gibi elçilik misyonunu yerine getirenle vasıtasıyla insanları ilahi mesajsız bırakmamıştır.
Bunlardan hiçbiri ile olmasa bile yine de her insanın özünde var olan fıtratla/vicdanla, yaratılış gayesini arayıp bulma donanımıyla her insana veya insan topluluğuna ilahi mesajlar iletilmiş. Geçmişten günümüze dünyanın farklı toplum ve coğrafyalarında yapılan iyi, güzel, doğru olan şeyler insanın ilahi formatı olan fıtratıyla, vicdanıyla ve en büyük nimet olan akılla ortaya koyduklarıdır.
Allah Rasulu Hz. Muhammed (asv) ile birlikte İmam Cafer-i Sadık’a da ait olduğu söylenen harika bir söz var ki anlatmaya çalıştığımız tüm bu hakikatleri çok güzel açıklar:
"Akıl insanın içindeki peygamberdir. Peygamber ise insanın dışındaki akıldır.
Vicdan, insanın içindeki ilahi ses ve tercihlerdir.
Rabbimiz Allah, hayattan dersler çıkaralım ve mesajlarını alıp yaratılış amacımızı gerçekleştirelim diye çeşitli şekillerde bizleri imtihanlarla sınayıp silkeler ki sadece O’na inanıp güvenerek kulluk ve itaat edelim:
(Ey Rasul) Andolsun ki senden önceki toplumlara /ümmetlere de (onları ikaz ve irşad etmek üzere elçiler) gönderdik.
(Bu davetlere icabet ve itaat etmeyince, arkasından boyun eğmeleri ve pişmanlıkla Bize yönelmeleri için) onları "Be’sa" (çeşitli ve şiddetli sıkıntı ve sarsıntılar, kahredici üzüntü stres ve bunalımlar) ile ve "Darra" (ekonomik zararlar ve psikolojik zorluklar) ile yakalayıp sıkıştırdık, (maddi ve manevi darlıklara ve çeşitli hastalıklara uğrattık) olur ki; (tevbekâr olup tevazu ve) tazarru-niyaz ile Bize dönüp yalvarırlar diye (böyle yaptık.)
İnsanlık elçisiz ve mesajsız bırakılmamış.
Tüm toplumlar çeşitli ve onlara en uygun şekilde uyarılmış.
İlahi davete icabet ve itaat yaratılışımızın gereğidir.
Yaratılış gereğini yapmayanlar şiddetli sıkıntı, sarsıntı, üzüntü, stres ve bunalımlarla sınanıp uyarılır.
Başımıza gelen olumsuz şeyler, yaptığımız yanlışların sonucu ve telafi edilmesi gereken hatalardır.
Hayatımızdaki sıkıntılar Allah’a güzel kulluk için asli göreve çağrı işaretleridir.
Sorumluluklarımızı istekle yapmazsak cezasıyla birlikte yapmaya zorlanırız.
Pişmanlıklar, sıkıntılar ve cezalarla dolu dünyevi ve uhrevi bir hayat istemiyorsak; hayatın sahibine inanıp güvenerek O’nun rızasını en mühim gündem ve görevimiz olduğu bilinciyle yaşamalıyız.
Rahman Allah, bizleri yolunda ve rızasında her anı en iyi şekilde değerlendirenlerden eylesin…
Selam, dua ve muhabbetlerimle...
A.Erkan FURKANOĞLU
21.10.2024 / 05.45