Bir partinin, cemaatin veya
tarikatın malı haline gelen devlete herkes benim devletim diyebilir mi diyen
Doç. Dr. Özdağ, devletin gücünü benim diyenlerin sayısından aldığını kaydetti.
Ne kadar çok insan o devleti kendine ait hissederse o devlet o kadar güçlüdür
ifadelerini kullanan Özdağ, Bunun
yolunun da demokrasiyi işletmek, ötekileştiren, ayıran, ayrıştıran
politikalardan uzak durmak olduğunu aktardı. Özdağ, “ Devlet vatandaşını ayırmaz, ayırırsa devlet
olmaktan çıkar kayırdığı gruba bağlı olarak ya parti, ya cemaat yahut etnik bir
devlet halini alır” diye konuştu.
“ZAMANLA KOPACAK NOKTAYA GELİR”
Toplumla devleti yakınlaştıran ve aradaki rabıtayı güçlendiren kavramların, Demokratik katılım, fırsat eşitliği ve yargının tarafsızlığı olduğunu anlatan Özdağ, “Bunlardan birinin yok olması halinde o bağların gevşeyeceğini ve zamanla kopacak noktaya geleceğini söyledi. Demokrasinin ancak yargının tarafsız olduğu bir ülkede işler olduğuna dikkati çeken Özdağ, “ Devletle vatandaş en çok yargı kurumunda temas eder. Vatandaş devletin ne olduğunu mahkemelerde görür, notunu da ona göre verir” şeklinde konuştu.
“BİR ÇOK KİŞİ SÜKUT ETTİ”
FETÖ ile ilgili yapılan birçok eleştirinin çoğuna katıldığını vurgulayan Özdağ, Bu şer örgütüne karşı ilk uyanan ve toplumu uyaranlardan biri olduğunu belirterek, “ Bir çok kişi sükut etmeyi tercih ederken, vekillik görevinin yüklediği mesuliyetle bu örgütün gerçek kimliğini ortaya çıkarmaya çalıştım. Elbette başkaları da güzel yazılar yazdılar. Ama hala bir tarikatı, bir cemaati darbeye sevk eden saiklerin bilimsel analizi yapılmış değil. Bilinenler farklı üslupla tekrar ediliyor sadece. Başta bir soru sormuştum, ulus devlet mi, cemaat devleti mi? Meselenin nirengi noktası burasıdır.” ifadelerini kullandı.
“ULUS ORTAK DEĞERLER ÜZERİNDEN KURULUR”
Özdağ söyle konuştu: “Uluslaşamayanlar, cemaatleşirler, kabileleşirler. 'Ne var bunda' diyenler olabilir. Kabileleşmek, cemaatleşmek kamuyu düşünme, toplumu düşünme hassasiyetini yok eder. Herkes kendi aşiretinin menfaatini düşünür. Bir nevi feodalleşme başlar. Bana ne Türk milletinden, ben kendi cemaatimi, partimi ve ya tarikatımı düşünürüm düşüncesi böyle bir zihniyetin ürünüdür. Ulus ortak değerler üzerinden kurulur kendisi de ortak değerler üretir. Toplumu benzeştirir. Büyük bir aile haline getirir. Ailede falan aşiret, filan tarikat olmaz bütün renkler geri plana itilerek ortak değerler üzerinden yeni bir fon oluşturulur. O renkler o fon altında yeniş bir kompozisyona bürünürler. Çare bellidir, sadece yargılayarak, cezalandırarak belli bir kültürel sapmayı yok edemezsiniz. Önemli olan sebepler üzerinden yürüyerek doğru çözüm yolları bulmaktır. Feodalleşme ancak uluslaşma ile önlenir. Ulusu tahrip etmek, cemaatleşmeye, etnikleşmeye zemin hazırlamaktır. Bu ülkeyi bütünleştirecek parti cemaat şuurunu aşan bir bilinç vereceksek bunun yolu budur.”
Yorumlar
Kalan Karakter: