“Derdin Derdimdir.”
Asrın felaketi dolayısıyla on ilimize düşen acı sadece on ilimizi değil, seksen bir ilimizin yüreğini dağladı. Başta devletimiz bütün kurumlarıyla, halkımızın da kahir ekseriyeti ile acıyı sarmak için çırpınırken, çok az da olsa bazıları da yaraya merhem olmak yerine, yarayı daha da derinleştirmek istediler ve hala da istiyorlar.Bunlar yalan yanlış haberlerle, milletin acısına bayram yapan, sevincine de üzülen milletimizin değerleriyle bir türlü bağdaşamayan vicdansız tipler. Bu tipler sosyal medyada dezenformasyon ve algı operasyonları ile hizmeti engellemeye, devletimizi yıpratmaya çalışıyorlar. Ahbabın kurucusu: ”Biz otuz -kırk kişi ile deprem bölgesinde idik. Devlet ise üç yüz bin kişi ile deprem bölgesinde hizmet veriyor. Devletin beş yüz bini aşkın kurduğu çadırın yanında bizim kurduğumuz çadır miktarı iki bin ellidir. Biz hiçbir zaman devletin alternatifi olamayız. Devletten başka hiçbir güç bu felaketin altından kalkamaz. Yine iddia edildiği gibi hiçbir kurum ve hiçbir kişi bize yapılan bağışları bizden istemedi.” diye açıklamalarda bulunmasına rağmen hala fitne kazanını fokur fokur kaynatıyorlar, ama nafile. Artık bunlar yalancı çobandan daha kötü durumuna düştüler. Kimse artık bu yalanlara kanmıyor.
Dünyada bizden başka hangi ülkede devletini hor gören ve devletini aşağılayan ve devletine “katil” diyen başka bir ülke var mı, bilmiyorum. Öyle ki Özbek şair Murat Baba’nın yazdığı “ Derdin Derdimdir” şiirini genç bir sanatçı besteleyip ağlayarak okurken, dost ülkeler bayraklarını yarıya indirirken, dünya acımıza ortak olurken hatta ve hatta Yunan ve Ermeni kurtarıcılar bile göz yaşları ile acımıza ortak olurlarken bu malum gurup “Devlet bu enkazın altında kalsın” diye nerde ise parmaklarına zil takıp oynayacaklar. Bunların maksatları, hele şu statlardaki bağırış, çığırışları ile artık iyice gün yüzüne çıktı. Amaçları depremzede kardeşlerimizin acısına ortak olmak değil, devletin enkaz altında kalması için var mı, yok mu? Hükümet gitsin.
Nerede okudum bilmiyorum. “Sabit fikir bir burgudur. Her yıl daha derine iner, Ondan ilk yılda kurtulmak istenirse saçların çekilmesi gerekir. İkinci yılda deri yırtılmalı, üçüncü yılda kemikler kırılmalı, dördüncü yılda artık kafatası yarılsa yine de o sabit fikri değiştirmek mümkün değildir.” diyordu. 20 yılda Reis düşmanlığı bunların kafasında taşlaştı. Değil kafayı yarmak, kafayı koparsan bile nafile. Reis düşmanlığını, ülke düşmanlığı haline getiren bu tiplerin değil kafa tası kemiklerini yarmak, kafayı koparsan dahi değişen bir şey olmayacak. Allah iz’an versin.
Yunanistan büyüklüğünde bir alanda yıkım var. Mevsim kış-kar ve deprem dolayısıyla yollar dilim dilim yarılmış. Daha ilk saatte nereye ve nasıl ulaşacaksın. Ama buna rağmen devletimiz uçak ve helikopterleri seferber ederek en ücra köylere ulaşmaya çalıştı. Bunların amacı ise çözüm üretip yardımcı olmak değil, sorun yaratmak.
Çözüm üretemeyen insanların en belirgin özelliği, gözlerine taktıkları kara gözlükle her şeyi kara görürler. Bu tür insanlar futbol taraftarları gibi hareket ederler. Hakemin takım aleyhine verdiği her kararda sinirlenirler, küfrederler. Kendilerinin yaptıklarını doğru göstermek için devamlı eleştirirler. Üstelik de çok beceriksiz ve yeteneksizdirler. Problemin çözümü hakkında ağızlarından tek kelime duyamazsınız.
Hindistan’da 'Renklerin Ustası' anlamına gelen Ranga Guru adında bir ressam varmış. Bu ünlü ressamın bir öğrencisi eğitimini tamamlamış, son resmini yapıp hocası Ranga Guru’ya götürmüş ve resmini değerlendirmesini istemiş.
Ranga Guru resme bakmış ve şöyle demiş: “Sen artık büyük bir ressamsın. Resmini halk değerlendirsin. Bu resmi al, şehrin kalabalık bir meydanına as. Yanına da bir kırmızı kalem ile şu yazıyı bırak: “Lütfen beğenmediğiniz yerlere çarpı koyunuz.”
Öğrenci söyleneni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, emeğini ve yüreğini ortaya koyarak yaptığı tablo, kırmızı çarpılarla doldurulmuş. Öğrenci buna çok üzülmüş. Tabloyu almış ve hocasına götürmüş.
Ranga Guru, öğrencisine üzülmemesini söylemiş ve aynı resmi yeniden yapıp yanına da yağlı boya ve fırça ile birlikte şu yazıyı bırakmasını söylemiş: “Lütfen beğenmediğiniz yerleri düzeltiniz.”
Öğrenci birkaç gün sonra gidip bakmış, tabloya kimse dokunmamış. Bu duruma çok sevinerek durumu hocasına anlatmış. Ranga Guru şöyle demiş: “Sen ilk seferde belki de hayatında hiç resim yapamayan insanlara fırsat verdin ve acımasız eleştiriler ile karşılaştın. Bu duruma çok üzüldün. İkinci sefer ise hataların düzeltilmesini istedin. Oysa kimse konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Çarpı koymak, beğenmemek, karalamak, kolaydır. İnsanoğlu başkalarında kusur aramada pek aceleci ve pek acımasızdır…”
Hiç unutmam 1995 yılında Srebrenitsa’da ( Bosna – Hersek savaşı) binlerce Boşnak Müslümanın katliama uğradığı günlerde bir dost gurubuyla konuyu üzülerek konuşurken, içimizden bir arkadaş o günün Cumhurbaşkanımız rahmetli Özal için biraz da haddini aşan eleştirilerde bulunmaya başladı. Bunun üzerine arkadaşlardan biri:” Arkadaş! affedersiniz şu anda siz Özal’ın işgal ettiği koltukta oturan bir Cumhurbaşkanısınız. Bu katliam karşısında ne yaparsınız ve nasıl bir karar verirsiniz?” dediğinde, arkadaşımız dut yemiş bülbül gibi sesi soluğu kesildi.
Asrın felaketi dolayısıyla eleştiri yapanlara denilse ki “sen şu anda devletin başındasın bu felaketi nasıl yönetirsin?” diye bir soru sorsak, sesi soluğu kesilir. Bu nedenle asrın felaketi dolayısıyla eleştiri yapanları iki kısma ayırabiliriz.
1- Gözlerinde kara bir gözlükle her şeyi kara ve eksik gören, hiçbir şeyi beğenmeyen, her şeyi eleştiren tipler. Bırak diğer insanları, bunlar kendisiyle de barışık olmayan kavgacı tiplerdir. Kendine dost olanlar, herkesle dost, kendine düşman olanlar da herkese düşman olurlarmış. Bu tipler kendileriyle dahi barışık olmayan kavgacı tiplerdir.
2. Asrın felaketini devletin kusuru olarak görüp: “ Böyle bir devletin düşmanı olmak haktır ve meşrudur.” diyerek devletten aldığı maaşla tıkınıp, bir de enkaz dolayısıyla mal, can kaybeden kardeşlerimizin acısından siyasi rant devşirmeye çalışan devlet düşmanları.
1. Gurubun psikolojik tedaviye ihtiyacı var. 2. Guruptakilerin ise hiçbir tıbbi tedaviye cevap vereceklerini sanmıyorum.
www.kadirkeskin.net
Not: Yazılarımı ilgi ile takip eden Manisa’nın yerli ve köklü ailelerinden yakın dostlarım Çöllü ailesinin bireyi öğrencimiz Sayın Dr. Mustafa Çöllü beyi 4 nolu aile hekimliğinde bugün ziyaret ederek, çoktan beri görüşemediğim aile büyükleri hakkında sağlık ve afiyet haberlerini almakla mutlu oldum. Yoğun işleri arasında beni misafir eden öğrencimiz Dr. Sayın Mustafa Çöllü beyefendiye çok teşekkür ederim.