Afyon ilinin Dazkırı ilçesinin Çiftlik köyündenim. İlçem adından da belli olduğu gibi kıraç bir bölge. Büyüklerimiz, yağmur yağarsa DAZKIRI, yağmazsa TOZKIRI derlerdi. Mevsimin kurak gittiği, yağmur yağmadığı zamanlarda tarlaya ektiğimiz tohumu bile alamayız. Yörem insanı karnını doyurmak için yazın Aydın Söke ovasına pamuk çapasına gider, kazandığıyla kışın karnını doyurur, hayvanlarımızı doyurmak için de bozkır bitkisi olan kırlardan GEVEN kazar, geven kökü ile de hayvanlarımızı doyururduk. Ben de Geven bitkisini bilen bozkır çocuğu olarak lise yıllarında ilk okuduğum kitaplardan biri de Toroslarda bir uçak kazası sonucu hayatını kaybeden büyük bir Türk milliyetçisi merhum Remzi Oğuz ARIK’ın “ GEVEN” adlı kitabıydı. Okulumun kütüphanesinde bulduğum bu kitabı bir solukta okudum. Zira kitap, “GEVEN” otu ile Anadolu insanını özdeşleştiriyordu. Kitap, bir yerde bir bozkır çocuğu olarak beni, annemi, babamı, köyümü, köyümün insanını, kısacası Anadolu insanını anlatıyordu. Bu kitabı okurlarıma önemle tavsiye ediyorum.
Geven bitkisini bazı okurlarım bilmeyebilir. Geven, Anadolu bozkırlarının kır çiçeğidir. 3 çeyrek asır önce doktor nedir bilmeyen, doktor yüzü görmeyen Anadolu insanı, gevenin kökünü kaynatarak mide, bağırsak, karın şişkinlikleri, baş ağrısı ve ağrı kesici olarak kaynatır, suyunu bulursa balla, bulamazsa pekmezle karıştırarak içerlerdi. Rahmetli Ninem de köyün lokman hekimi olarak bu işin ustasıydı, adeta köyün doktoruydu.
Geven otu sadece ilaç için mi? Hayır! Yukarıda da izah ettiğim gibi kurak mevsimlerde saman kıt olurdu. Hayvanlarımızı doyurmak için sabahtan elimize çapa, çuval alarak kırlara geven otu kazmaya gider, tikenleri sert ve odunsu olan gevenin kökünü kazarak toplar, sırtımızda taşıdığımız heybeyle taşır, havanlarımıza verirdik aç kalmasınlar diye.
O halde geven otu nasıl bir bitkidir? Kökü kalın, çiçekleri eflatun renkli tikenli olan geven bitkisi Anadolu’ya has bir bitkidir. Kurak toprakları sever. Dünyanın kurak toprağı olan diğer yerlerde de yetişir. Ama genelde Anadolu bozkırlarına has bir bitki türüdür. Ülkemizde çok çeşitli türleri vardır. Kalın köklü, tikenli olan bu bitkinin tikenleri kolay kolay çürümez odunsu bir sağlamlığı vardır. Genelde Afyon, Konya, Eskişehir, Ankara, Çorum gibi Anadolu’nun iç kesimlerinde ve yüksek yerlerde yetişir.
Geçen haftaki yazımda Kütahya’nın Gediz ilçesinde eşşeğin şahitliği ile 15 yıl hapis cezası alan ve Yargıtay’ca da onanan sanık A. D. kararından sonra şimdi de siz okurlarımı şahitlik yapan geven tikenin hikâyesini anlatacağım. İster inanın, ister inanmayın. Buyurun Geven tikeninin hikayesine:
İki arkadaş birlikte gurbete çalışmaya gitmişler. Biri zengin diğeri de fakir olarak dönmüş. Köye dönerlerken fakir olan kıskanmış zenginin paralarına göz dikerek onu öldürmeye kalkmış.
Zengin adam “kıyma arkadaş bana servetimin yarısını vereyim” dediyse de aç gözlü arkadaşına söz dinletmemiş. Arkadaşı: “ Nasıl olsa kimse yok, kimse görmüyor. Kim bilecek kim görecek, ben seni öldüreceğim” der ve bıçağı arkadaşının boynuna dayar. Boynuna dayanan adam rüzgârın sürüklediği geven tikenini görünce “İŞTE BU GEVEN TİKENİ YAHİT OLSUN ” demiş. Adamı öldürür ve öldürmekle kalmaz bir de adamın karısana da sahip olur. Evliliği zenginlik ve refah içinde devam ederken bir gün evinin balkonunda beraberce hanımıyla çay içerlerken rüzgârın getirdiği bir geven tikenini görür ve güler. Hanımı, niçin güldüğünü sorduğunda durumu anlatmak istemezse de çok sevdiği hanımının ısrarı üzerine dilinin bağı çözülür: “ Bütün bu servet senin kocan olan arkadaşımındı. Yolda bıçağı gırtladığına dayadığımda onu öldürmemem için bana yalvardı. Bir geven tikenini şahit tutmuştu. Şu keven tikenin görünce, şahit tuttuğu o geven tikeni aklıma geldi.” dedi.
En iyi evliliğin birinci evlilik olduğunu söylerler büyüklerimiz. Eski kocasının sevgisini hala yüreğinde taşıyan kadının o günden itibaren katil kocasına karşı gönlünde bir soğukluk peyda başlar. Gel zaman git zaman bu soğukluk geçimsizliğe dönüşür. Karı-koca arasında huzursuzluk şiddete dönüştüğünde kadın Kadıya( Hâkim) giderek durumu anlatır. Gedizli hâkimin eşşeğin şahitliğini kabul ettiği gibi Kadı ( Hakim) da tiken şahitliğini kabul ederek adama gerekli cezayı verir.
Al-i İmran 27: Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü de canlıdan çıkarırsın….”
Rabbimizin gücünü kendi cılız mantığımıza göre düşünmeyelim. “ KÜN FE YEKÜN” Rabbimizin bir şeye “ OL” demesi kâfidir. Rabbim, zaman gelir bir kuru geven tikenini de vesile kılar, suçu ve suçluyu ortaya çıkarıverir
Not: Köşe yazarımız Kadir Keskin İzmir – Aliağa T TİPİ kapalı Cezaevlerinde “ DEĞERLERİMİZE RAĞMEN NEDEN BURADAYIZ?” konulu konferansına devam etmektedir.