Ülkemizin önde gelen ailelerinden Koç ailesi, Hacı Bayram Veli’ye kadar uzanan 600 yıllık bir soy kütüğüne sahiptir. Anadolu’nun aristokratik aile geleneğini iş dünyasına taşıyan ender temsilcilerinden biri olarak tanınır. Aile, sadece kendi köklerine değil, Anadolu’nun kültürü, sanatı, zenaatı ve uygarlığına olan duyarlığını da hiçbir zaman yitirmedi. Aile, ülkemizin sanayileşmesinin yanında, yıllar içinde gelenekselleşerek ve sonraki kuşaklarda ise kurumsallaşarak modern anlamda müzeciliğe dönüşecek olan sanat eseri toplama alışkanlığını ilk başlatan ailenin ikinci büyüğü, anne Sadberk hanımefendi olmuştur.
Bir bakkal dükkânından bugün ülkemizin en büyük sanayi holdingi haline gelmesinde ve getirilmesinde merhum Vehbi Koç’un ufku ve ileri görüşlülüğünün payı büyüktür. Ancak holdingin bugüne gelmesinde ailenin dördüncü çocuğu merhume Suna ( Koç) Kıraç’ın katkısı da yadsınamaz. Koç topluluğu yönetim kurulu başkanı olarak Koç Holding için “ Ömründen uzun ideallerini “ gerçekleştirmek için holdingde olağanüstü gayretle çalışan merhume, ahir ömründe ALS hastalığına yakalanarak Türk doktorları ile beraber Amerikan ve İngiliz doktorlarının da tedavisine müracaat edilir. Bir sonuç elde edilemeyince her türlü hastalığa deva olarak söylenen Himalaya’larda yetişen otla ALS hastalarını tedavi ettiği söylenen Tibet’li Rahip Dr.Dhodup’un yardımına baş vurulur. Ama yine olumlu bir sonuç alınamaz. Hastalığın ilerlemesi sonucu hareket kabiliyetinin yanında konuşma yeteneğini de kaybeder. İletişimini sadece gözleriyle ifade etmeye çalışır. Evet, Koç topluluğu merhumeyi tedavi ettirmek için her türlü imkâna sahipti. Hatta hemşirelerden İnci Düpüş’ün ifadesiyle Suna Kıraç’ın hasta olarak yattığı evi, tam teşekküllü bir hastaneden daha donanımlı hale getirilmesine rağmen 79 yaşında ömründen uzun ideallerini gerçekleştiremeden hayata gözlerini yumdu.” Ancak her şeye rağmen Koç Topluluğu ile ilgili önemli bilgileri geleceğe taşımak için “ Ömrümden Uzun İdeallerim Vardı.” kitabını ağır hastalık sorunlarına rağmen tamamlamayı başarmıştır.
Babası merhum Koç’un aile ve iş hayatı ile ilgili tasarruflarını geleceğe taşıma adına “ Ömrümden Uzun İdeallerim Vardı.” eseriyle topluluğa ait önemli bilgiler ve belgeler içeren kitabını tamamlamanın manevi hazzını yudumlayarak 2020 yılında hayata gözlerini yummuştur.
Kitabın içinde dikkatimi çekenler:
1- Buz dolabı üreten bir fabrikanın sahibi olarak yazlık eve taşınılırken kışlık evdeki buzdolabını da yazlık eve taşınıyordu. Bu durumdan haberdar olan fabrikanın Genel Müdürü Cengiz Solakoğlu’un bir buzdolabını kışlık evine göndermesi üzerine, Vehbi Koç genel müdüre telefon açarak “ Sen benim yaşamıma niçin karışıyorsun?” diyerek azarlamıştır. Bunun üzerine Solakoğlu “ Kışlık evinizdeki buzdolabını yazlığınıza taşıdığınız duyulursa, biz yazlıkçılara nasıl buzdolabı satarız gerekçesiyle Vehbi Koç’un bu hassasiyetini yumuşatmıştır.
2- Sık sık elektrik kesildiği yıllarda kendisine bağlı Aygaz A.Ş. müdürü Aygazın ürettiği küçük aydınlatma tüplerinden birini makam arabasıyla Vehbi Koç’un evine sürpriz olsun düşüncesiyle bıraktırır. Bunu üzerine Vehbi Koç’tan bir mektup alan Genel Müdür: “ İstinye’den Şişli’ye gelen makam arabasıyla tüp taşınmasının israf olduğunu belirterek Genel Müdürü ikaz etmiştir. Bundan sonra Holdinge bağlı genel müdürler toplantılara herkes kendi arabasıyla değil, toplanarak bir araba ile gelmeleri holdingde gelenek haline gelmiştir.
3- Merhum gerek yurt içi- gerekse yurt dışı seyahatlerinde ekonomi sınıfı ile seyahat edermiş. Neden Business Class’ta uçmadığı sorulduğunda “ Uçağın arkası başka yere mi gidiyor? Musluktan su her zaman gür akmayabilir” diyerek israfa olan hassasiyetini belirtmiştir.
4- Yeni hizmet binalarına taşınıldığında yeni binaya yeni koltuk ve masaların alınmasına müsaade etmeyerek. Mevcut kullanılan mefruşatının taşınmasını istemiştir. Gerekçe olarak da: “Dünyanın her yerinde ciddi ve köklü şirketlerde işyerleri klasik olarak döşenir” demiştir.
5- İtibara çok önem veren Vehbi Koç aile efradına ve çalışanlarına “itibar 30 yılda kazanılır ama bir gecede kaybedilir.” diyerek itibar ve güvenirliğe çok önem vermiştir. Yine devamla “ Ben nice varlıklı ve tanınmış kişilerin itibar ve servetini kaybettiklerinin yakinen tanığıyım ve bu çöküşün sebebi de lüks ve gösteriş merakı sonucu bol paralar harcanarak yapılan dış seyahatlerdir.”
6- Şirketlerine koyduğu hedef “ sınırsız müşteri memnuniyetidir. Müşteri memnuniyetine her zaman öncelik tanımıştır.
7- “ Memleket varsa biz varız” diyen Vehbi Koç: “Ülkemizin sanatı ve kültürüne sahip çıkmalıyız.” direktifiyle aile bireylerine sivil toplum kuruluşlarında görev almayı tavsiye etmiştir.
8- Şirketlerinde liyakate önem vererek bürokratlarına “ Adama göre iş değil, işe göre adam bulun!” talimatını vermiştir.
9- Mükemmeliyetçi bir iş adamı olarak işlerde en küçük bir ayrıntıyı dahi gözden kaçırmaz ve çevresine “ Hayattaki en önemli sonuçlar ayrıntıda gizlidir” diyerek her işin muntazaman yerine getirilmesini istemiştir.
Kısaca özetlediğim “ Ömrümden Uzun İdeallerim Vardı.” eserin varlıklı ve dar gelirli aile çocuklarının mutlaka okuması gereken bir kitap… Neden mi?
. Bir zamanlar Manisa’nın tek Lisesi olan Manisa Lisesi varlıklı ve dar gelirli aile çocuklarının okuduğu bir okuldu.19 yıl idaresinde bulunduğum bu okulda, elli yıl önce ilkokul mezunu babaların kurduğu fabrikaların başına geçen üniversite mezunu çocuklarının ( üniversite mezunu öğrencilerimizin) başına geçtiğinde, evdeki huy güzelini bırakarak, sokakta bulduğu yüz güzeli için Karşıyaka’da ikinci ev açıp,israf ve gösteriş hevesiyle babalarından tevarüs eden fabrikaların bacalarının nasıl söndürüldüğünü veya başkalarının eline geçtiğini, sonradan da kaybettiklerinin nasıl hasretini çektiklerinin yakinen şahidiyim.
Dar gelirli aile çocuklarının da mutlaka okuması gereken bir kitap. Yine emekli olduktan sonra dar gelirli aile çocukları için ücretsiz Manisa Belediye Başkanı Sayın Bülent Kar beyefendinin destekleriyle kurduğum ve şu anda bütün ilçelerde faaliyet gösteren MABEM dershanesinde eğitim gören öğrencilerimizin ellerindeki telefonlar, asgari ücretle çalışan babalarının iki maaşına eşit değerde telefonlardı. Cenab-ı Hak: “Elini boynuna bağlı ( cimri) olma. Ve büsbütün de saçıp savurma (israf etme). Sonra kınanmış ve eli boş açıkta kalırsın ( kaybettiklerinin hasretini çekersin) “( İsra -29)
Ülkemizin kozmetik sanayinde önemli bir yeri olan Eyup Sabri Tuncer ile Vehbi koç arasında geçen bir anekdotu da siz okurlarımla paylaşmak istedim.
Eyup Sabri Tuncer, Vehbi Koç’un çok yakın arkadaşlarından biridir. Bir ara ekonomik sıkıntıya girer ve Vehbi Koç’tan borç ister. Vehbi Koç ben sana borç para veririm ama bu borç para senin için yeterli olmayabilir. İstersen yanında bir de akıl vereyim” der. Eyup Sabri: “ memnuniyetle.” deyince, Vehbi Koç: “ kolonya şişelerinin ağzını biraz genişlet. İnsanlar birbirine kolonya ikram edecekleri zaman nerde ise kolları çıkacak.” der. Nitekim benim küçüklüğümde misafirlere kolonya ikram etmek için kolonya şişesini baya sallıyorduk. Şimdi ise hiç sallamaya gerek kalmadan şişeden kolonya, çeşmeden akar gibi bul miktarda akıyor.
Vehbi koç ve Eyup Sabri Tuncer, her ikisi de ülkemizin önemli iş adamlarından olup, dürüst, çalışkan, mütevazı kişilikleriyle genç nesillerin ve iş adamlarımızın örnek alacakları iki rol model iş insanımızdır. Allah her ikisine de mağfiretiyle muamele eylesin, mekânları cennet olsun. AMİN…www.kadirkeskin.net