Başta insanoğlu olmak üzere dünyada çiçekten böceğe, bütün canlıların yaşaması için “Enasır-ı Erbaa” denilen (Su- Toprak-Hava ve Güneşe) ihtiyaç vardır. Bunlardan biri eksik olsa dünyada hiçbir canlı yaşayamaz. Dolayısıyla canlıların hayatiyetini devam ettirebilmesi için Cenab-ı Hak bunları canlılara bedava vermiştir. Su bedava, hava bedava. İster kafir, ister müşrik, isterse münafık, isterse Mümin olalım. Doğan güneş ayırt etmeksizin herkesin, hepimizin üzerine doğar, herkesi kendi ışığından yararlandırır. Ciğerlerimizin olmazsa olmazı olan oksijen de bütün canlılar için ücretsizdir. İnsanoğlunun temel gıdası olan ekmek de her devirde en ucuz gıda maddesi olmuştur. Bugün bakkallarda, marketlerde satılan en ucuz temel gıda ekmektir. İnsanın imal ettiği parmak kadar gıda maddeleri ekmek fiyatına göre birkaç mislidir. Rabbimiz insanın yaşaması için temel gıda maddelerini ya bedava veya çok az bir ücretle elde edebilme imkânı vermiştir. Düşünün hava ve güneş zenginlerin inisiyatifine bırakılsaydı, ne olurdu? Herhalde ne olacağını düşünmek bile istemiyiz? Her saniyede teneffüs ettiğimiz havaya hiç para yeter miydi?
Peki Rabbimizin verdiği bu nimetlerin kıymetini biliyor muyuz? Ben yakinen müşahede ettiğim ve üzülerek gördüğüm iki konuyu siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Bundan önce Şakran’da üyesi olduğum bir yapı kooperatifi yöneticilerinin 27 yılda yapamadığı evlerimizi, emekli öğretmen Kani İyitürk kardeşim yönetimin başına geçince 6 ayda bizleri ev sahibi yaptı. Sırası gelmişken bu yazım vesilesiyle kendilerine, üyelerimiz adına müteşekkirim.
Sitemizin yakınlarında saray yavrusu gibi evler var. Arkadaşımla zaman zaman yürüyüşe çıktığımızda henüz daha poşetinden çıkarılmamış tost ekmekleri ile henüz lokma koparılmamış büsbütün ekmekleri çöp konteynırlarının etrafında gördükçe Gazze’de açlıktan ölen çocuklar gözümün önüne geliyor, yüreklerim parçalanıyor.
Çocukluğumuzda ekmek bizlere Kur'an'dan sonra ikinci kutsal olarak öğretildi. Merhum Kara Ebem bize “ Ekmeğe hürmet edin. Ekmeğe hürmet etmezseniz yarın büyüyünce ekmek tavşan olur, siz tazı. Arkasından koşup bir türlü yakalayamaz ve karnınızı doyuramazsınız” der, ve sonra da düşürdüğümüz ekmek parçasını bize yerden aldırır, üç defa alnımıza koyarak öptürürdü.
Yeni Şakran’da beni rahatsız eden ikinci bir konu da “SU“ israfı. Bizzat her hafta üzülerek şahit olduğum bir olayı siz okurlarımla paylaşarak üzüntümü sizlerle hafifletmek istiyorum.
Yeni Şakran bir sahil kasabası olması nedeniyle hafta sonları oldukça kalabalık olduğu için su kesintileri oluyor. Yazın su kesintilerinin getirdiği sıkıntıyı takdirlerinize arzediyorum.
Sitemizin hemen yakınında Estergon kalesi gibi etrafı duvarlarla çevrilmiş saray yavrusu lüks bir yazlık var. Ev, cephe itibariyle olduğu gibi denize nazır. Allah içindeki kardeşlerimizi güle güle oturtsun. Üzüldüğüm taraf, evin denize uzaklığı ölçtüm, tamı tamına 32 adım olmasına rağmen evin bahçesindeki tatlı su havuzu maalesef her hafta tonlarca su boşaltılıyor. Evin önü su deryası oluyor. Evin sahibi komşumuzu tanımıyorum. Yasal olarak da her hafta tatlı su havuzunu boşaltmakla bir suç işlemiyor. Parası vardır, doldurur, boşaltır, gelen yüklü faturayı da öder. Daha sonra da öğrendim ki Şakan’da havuzlu evlerin sayısı baya fazla imiş. Hatta önümüzdeki sitenin de iki tane havuz olduğunu orada çalışan görevliden öğrendim. Denize nazır sayfiye evlerinde su zayiatına sebep olan havuzların olmasına bir anlam veremiyorum.
İster deist, ister ateist, isterse semavi din mensubu olsun Allah her insanı yaratırken içine iki tane terazi koymuştur. Biri fıtrat, diğeri de vicdan. Dünyada ve özellikle ülkemizde su kaynaklarımızın azalması üzerine devletimiz TV Ekranlarında “Su azizdir, su hayattır, suyu tasarruflu kullanalım.” spotları yayınlarken, komşumuzun ve havuzlu ev sahiplerinin en hayati bir konu olan, üstelik kamuyu etkileyen bir konuda “paramız var” diye suyu vicdanen hoyratça israf etmeye hakları var mı? Yıllar önce ana yurdumuz Orta Asya’da hüküm süren kuraklık nedeniyle susuzluktan bebeklerin çığlıkları, iki büklüm olan yaşlıların ahları, kurtların, kuşların, kuzuların da susuzluktan melemesi sonucu ecdadımız... pılı pırtıyı toplayarak Anadolu’ya geldiler ve bu sulu toprakları kendimize yurt edindiler. Şimdi ise su kaynağımız olan ormanlar, kimi ihmal, kimi de hain eller tarafından yakılan ve yaktırılan ormanlar tasarrufuz, hoyratça kullanılan su kaynaklarımız sonucu, yetkililer topraklarımızın çölleşeceğini söylüyorlar. Topraklarımız çölleşirse nereye gideceğiz, çocuklarımız ve yarın torunlarımız karınlarını nasıl doyuracak? Ahirette öncelikli sorulardan biri de ”Parayı nasıl kazanıp, nasıl harcadığımız?” olacaktır. Paramız var diye kamunun yararlandığı ve kamuyu ilgilendiren konulardaki hoyratlık, vicdan ve fıtratla örtüşür mü?
Buna ilaveten şunu da vurgulamak istiyorum. Bu dünyada sahip olduğumuz imkânların hepsi de Allah vergisidir. Şan, şöhret, mal, mülk, makam, mansıp hepsi Allah vergisidir. Elbette her birimizin bulunduğumuz noktaya gelmemizde gayretimiz, alın terimiz, emeğimiz vardır. Ama bunun ötesinde Rabbimizin yardımı söz konusudur. Zenginler ben çalıştım, ben kazandım da zengin oldum diyemez. Öğrencilik yıllarımda inşaatlarda çalışan bir inşaat işçisi olarak bugün de bu sıcaklarda akşama kadar kan ter içinde çalışan bir inşaat işçinin aldığı ücret ile klimalı ofisinde telefon başında bir zenginin kazandığı paraları kıyaslayın. Eğer çok çalışmakla çok ter akıtmakla zengin olunsaydı inşaat işçisi kardeşlerimiz daha zengin olurdu. Rabbimiz: “malı dilediğime, bilgiyi de çalışana veririm.“ buyuruyor. Rabbimizin dilemesiyle sahip olduğumuz imkânları israf edersek, kamunun hakkına tecavüz edersek şeytanın kardeşi oluruz. Nitekim İsra 27'de: “ Şüphesiz ki saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.”
Evet ekmek ve su israfı ilgili Türkiye Gıda İş Verenler Sendikasının ( TÜGİS) Başkanı Sayın Kaan Sidar’ın ifadesiyle dünyada ekmek ve su israfında, 214 ülke adasında en fazla gıda israfının yaşandığı maalesef 15. Ülkeyiz. Yine Sinar’ın tespitiyle yılda 14 milyon ekmek çöpe atılıyor, 2 milyon 500 bin metre küp su da lüzumsuz kullanmalarla su israfına su israfına sebep olunduğu söylenmektedir.
Ekmek ve su israfının ferdi olarak önlenmesi hususunda âcizane düşüncelerim:
1- Ekmekleri çöpe atarken, Gazze’de ve Afrika’da açlıktan ölen çocukları göz önüne getirelim. Tanrının fısıldaması olan vicdanınızın sesini dinleyerek şeytanın kardeşi olmayalım.
2- Çok büyük su zayiatına sebep olan merdivenlerimizi su ile değil, silerek temizliğini yapalım ve yaptıralım.
3- Büyük su israfına sebep olan havuzlu evlerin yapımına son verelim veyahut Havuzlu sitelerde oturanların su faturalarına farklı fiyat uygulansın
4- Su kaynağı olan ormanlarda sadece ağaçların yanmadığını çiçekten böceğe her türlü canlının cayır-cayır yandığını düşünerek, ölürken nasıl can vereceğimizi düşünelim. Bilerek ve kasten ormanları yakanların öbür dünyayı bilmem ama bu dünyada hayatı boyunca başını yastığa koyup uymayabileceklerini sanmıyorum.
Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği için düşünce ve duygularımın dikkate alınması dileğiyle
www.kadirkeskin.net
Not: Alçakların Kongresinde alkışladığı alçağın suikastıyla şehit edilen Hamas’ın siyasi büro şefi Merhum İsmail Heniye’ye Allah mağfiretiyle muamele eylesin, mekanı cennet olsun. Rabbim bu alçaklığı yapanla, bu alçaklığa alkış tutanları da kahreylesin…
Amin…