Manisa'da 2017-2018 Adli Yılı törenlerle açıldı. Manisa Adalet Sarayı bahçesinde düzenlenen adli yıl açılışına Manisa'ya yeni atanan Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, 1. Piyade Er Tugay Komutanı Albay Güven Dere, Adalet Komisyonu Başkanı Şahap Mutlu,İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Can, İl Emniyet Müdürü Fevzi Bilgiç, Manisa Barosu Başkanı Av, Ali Arslan, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mehmet Güzgülü, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya, Çalışma ve İŞKUR İl Müdürü Sinan Aktaş, Basın İlan Kurumu Manisa Şube Müdürü Yusuf Kahraman, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Nurettin Aytekin, Sağlık İl Müdürü Hakan Bayrakçı, Şehzadeler Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Önal, Yunusemre Belediye Başkan Yardımcısı İdris Avşar, İl Göç İdaresi Müdürü Abdurrahman Şeref Doğramacı, daire müdürleri, avukatlar, adliye çalışanları katıldı. Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli ve Baro Başkanı Ali Arslan anıta çelenk sundu.
“EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİ TERÖRDÜR”
Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, yeni adli yılın hayırlı olmasını temenni etti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni bir adlı yıl açılışını gerçekleştirmenin mutluluğu içerisinde olduğunu ifade eden Başsavcı Çiçekli, "Geçmiş yıllarda kaybettiğimiz fedakar meslektaşlarımızı, hain terör saldırıları sonucunda yaşamını yitiren yargı şehitlerimizi, güvenlik güçlerimizi, vatandaşlarımızı ve 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen hain saldırılarda hayatlarını kaybeden demokrasi şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum." dedi. Devlet ve toplum olarak sorunları çözebilmek için insan sevgisi ve hoşgörüye dayalı tarihsel miras üzerinde demokratik değerleri yükselmek gerektiğini kaydeden Çiçekli, "Demokrasimiz önündeki en önemli engellerden biri terördür. Terör öncelikle insanların en temel hakkı olan yaşama hakkını tehdit etmektedir. Kişi hak ve özgürlüklerin temel güvencesi olan bağımsız ve tarafsız yargı yoksa hukuk devletinin varlığından söz edilemez. hakkı sahibine geciktirmeden teslim edebilmenin verdiği huzur, biz adalet mensuplarının tek hedefi ve yegane gayesi olmalıdır. adaletin tesisi toplumda yalnızca düzen ve dirliği sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bireylerin kalbine yaşama sevinci ve geleceğe dair en güçlü umutları da yerleştirir. Adaletten yoksun olan toplumları sadece haklarını kaybetmezler. Hak kavramları yanında iyiye ve güzele olan inançlarını ve geleceğe olan tüm umutlarını da kaybederler. İşte bizler kişi ve zamana göre değil her zaman ve herkes için adaleti gözeterek, bağımsızlık, tarafsızlık ve objektifliği tüm çalışmalarda benimseyen, görünüşte değil esasta şeffaf bir yargı anlayışı içinde adalet görevini yerine getirmeye çalışmalıyız" diye konuştu.
“ZOR GÜNLER YAŞADIK”
Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan, 2017-2018 adli yılın sorunların olmadığı bir adli yıl olmasını temenni etti. Arslan, "Orta Asya’dan bu güne baktığımız da tarihimizde zor dönemler, zor günler yaşadık. Yaşadığımız her zorluktun daha güçlü doğduk.Türkler “tarihten silindi” denildiğin de tabiri caizse küllerimiz den yeniden doğduk.Daha güçlü devletler oluşturduk.Avrupa’nın hasta adam dediği Osmanlı Devletini, Emperyal güçler kağıt üzerin de paylaştığın da, onlara dur diyecek Türk Milletini, Türk Milletinin bağrından çıkmış Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını hesaba katmamışlardı.Tarih bu süreçte yanıldıklarını gösterdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları halkına güvenerek yola çıkmış ve bu yolda halkın dan güç almış ve tam bağımsız laik bir hukuk devleti inşa etmişlerdir. Bizleri çağdaş, laik,sosyal hukuk devleti içinde yaşamayı hedef gösteren,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını huzurlarınızda rahmetle ve minnetle anıyorum.Ruhları şad olsun" dedi.
“ÜLKEMİZ BÜYÜK BİR TEHLİKENİN EŞİĞİNDEN DÖNMÜŞTÜR”
Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu güne zaman zaman büyük tehlikelerle ve tehditlerle karşılaştığını ifade eden Arslan, "İşte bu büyük tehditlerden en büyüğü 15 Temmuz 2016 gecesi yaşanmıştır. Fetullahcı Terör örgütünün darbe girişimi milletimizin, Atatürkçü subaylarımızın, siyasi partilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin kararlı ve kahraman direnişi ile başarısız kılınmıştır.Tarihinde ilk defa TBMM bombalanmış, halkımızın üzerine ateş açılmış,kendi şehirlerimiz kendi uçaklarımız tarafından saldırıya uğramıştır. Ülkemiz büyük bir tehlikenin eşiğinden dönmüştür. Hain, emperyalist güçlerle işbirliği içindeki FETÖ 50 yıllık örgütlenme sürecinde devletin tüm kritik noktalarını ele geçirdiğini, Silahlı Kuvvetlerin, Yargının, Bürokrasinin elin de olduğunu, önünde engel bir güç kalmadığını düşünerek darbeye kalkışmıştır ancak Türk milletini hesaba katmadılar. Darbe kalkışmasından sonraki süreçte FETÖ’nün örgütlenmesinin çökertilmesi, finans kaynaklarının kurutulması,kamu kurumlarından dışlanması için büyük bir çalışma başlatılmıştır. Bu çalışmalar büyük bir titizlikle yürütülmeli ve amacı doğrultusun da yapılmalıdır. OHAL’le elde edilen yetkiler başka amaçlarla kullanılmamalıdır" diye konuştu.
“SORUNLAR HER YIL ARTIYOR”
Sorunların her yıl arttığına dikkat çeken Arslan, "Adli Yıl açılış törenlerinde yıllardır yargının yaşadığı sorunları anlatır ve çözüm yollarını söyleriz.Bir yıl sonra şunu görürüz ki yargı camiasının sorunları azalmamış artarak çoğalmıştır. Yeni adli yıl başlıyor. Avukatları,hakimleri, savcıları adalet personelini ilgilendirmiyor bu başlangıç. Adli yılın başlangıcı,hepimizin meselesi olan “hukukun üstünlüğünü” konuşmamız,uyarılarımızı yapmamız, çözümleri birlikte oluşturmamız için çok değerli sembolik bir gündür. Hukukun üstün olmadığı, kişilerin, şirketlerin kendilerini hukuki güvenlik içerisinde hissetmedikleri ülkeler de üretime yönelik yatırımlar azalıyor.Dış sermaye ülkeyi terk ediyor.Hatta ülkenin kendi zenginleri de ülkeyi terk ediyor. Bu ne demek? İşsizlik,pahalılık,gelirin düşmesi ve fakirlik demek! Üretmek yerine tüketmek ve giderek sömürgeleşmek demek. 15 Temmuz süreci bu ülkeye bir günde gelmedi. Bir süreç yaşandı ve bu süreç içerisin de birçok yanlışlar yapıldı. Liyakat ilkesi terk edildi. Layık olanın layık olduğu yere gelmesi yerine ‘adama kayırmacılık’ ve “sadakatçilik” geçerli kılındığı için bu sürece gelindi. FETÖ terör örgütü mensupları hep kayrıldı.”Bizdendir” diye yolları hep açıldı.Hak edenlerin ise yolları hep kapatıldı.Netice; ordumuz, polisimiz, dışişlerimiz, istihbaratımız, eğitimimiz az kalsın tamamen ele geçiriliyordu.Şimdi yapılanın başka tarikatların önünü açmak olduğunu görüyoruz.Liyakat değil ,sadakat olduğunu görüyoruz. Çözüm; her vatandaşımızın kanun önünde eşitliğini güvence altına alacak hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmektir.Hukuka olan güveni sağlamaktır" diye konuştu.
“YARGIDA Kİ PERSONEL EKSİKLİĞİ TAMAMLANMALIDIR”
Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeni Adli yıl da bir çok beklentimiz vardır.Öncelikli beklentimiz adaletin vicdanları rahatlatarak, “adalet yerine buldu” duygusunu uyandırarak en hızlı şekilde gerçekleşmesidir. Geride bıraktığımız adli yılda yargı içerisindeki FETÖ terör örgütünün yapılanmasının sona erdirme çalışmaları hızlı bir şekilde yürütülmüştür.Bu arada doğan boşluğu ortadan kaldırmak için bir çok Hakim ve Savcı alımı yapılmıştır.Sık sık yer değiştirme ve tayinler gerçekleşmiştir.Yaşanan bu süreç davaların uzamasına ve haklı olarak vatandaşın yakınmalarına neden olmuştur.Yargıda ki personel eksikliği hızlı bir şekilde tamamlanmalıdır.Personel eksikliğin den kaynaklı sorunlar yaşanmamalıdır.Hakim- Savcı alımların da ve yer değiştirmelerde Liyakata önem verilmelidir.Yargı siyasallaştırılmamalıdır.Yeteri kadar zedelenen hukuk sistemimizin daha çok zedelenmesine izin verilmemelidir. Yasa ile yapılması gereken birçok düzenlemeler OHAL döneminden yararlanılarak KHK ile yapılmaktadır.Yasa değişiklikleri meclis de ve kamuoyunda tartışılmadığı için birçok yanlışlıklar yapılmak da, yasa uygulamaya girmeden yeni değişiklikler yapılmaktadır.Bu durum Yargının çalışmasını zorlaştırdığı gibi yargıya olan güveni de azaltmaktadır. Adalet, bir toplumun can damarıdır.Adalet duygusunun yara aldığı toplumlar da bireylerin hak ve özgürlüklerinden söz edilemez. 15 Temmuzdan bu güne geçen sürede şu net olarak görülmüştür. Demokrasinin, özgür yaşamanın,Cumhuriyetimizin güvencesi Atatürk ilke ve Devrimleridir.Çağdaş Demokrasiye ulaşmak için Atatürk İlkelerine daha sıkı bağlanmalıyız. Yargı bağımsızlığını,Yargının sorunlarını, Hakim güvencesini, Avukatların sorunlarını, Hukukun üstünlüğünü,Kuvvetler ayrılığını,Vatandaşlarımızın yargıda yaşadıkları sorunları Demokrasi içerisinde tartışabiliriz.Demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile çalışması için Barolar olarak üzerimize düşen tüm görevleri eksiksiz yerine getirmek zorundayız. Bu sıkıntılı süreçte yargı camiası olarak Hukukun evrensel kurallarına uygun davranmamız yargıya olan güveni arttıracağı gibi ilerleyen zamanda Uluslararası camiada verilen kararların tartışılmasını engelleyecektir.Bu anlamda yargının üç ayağını temsil eden Hakim, Savcı ve Avukata büyük görev düşmektedir."
Yorumlar
Kalan Karakter: