Manisa başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde tarımsal sulamanın can damarı Demirköprü Barajı ile Marmara Gölü’nde su seviyesinin düşmesiyle tehlike canları çalmaya başladı. Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, Manisa ve İlçeleri son 13 yılın en az yağış alan senesini yaşadı. Geçmiş yılların ortalamasına göre, Gediz havzasına 200 kilogram daha az yağış düştü. Mevsim şartları bu şekilde devam eder ve kar ile yağmur yağışı olmazsa, büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Gediz Havzası’nı sulayan Demirköprü Barajı ile Marmara Gölü’nün kuruması, gıda krizinin de kapıda olduğunu gözler önüne seriyor” diyerek tehlikenin boyutuna dikkat çekti.
Ege Bölgesi’nin tarımsal sulamada can damarı olan Demirköprü Barajı ile Marmara Gölü’nün (Gölmarmara) mevsim şartları, vahşi sulama ve sulama sezonunda Gediz Nehri üzerinden Menemen Ovasına su bırakılması nedeniyle kuruma noktasına geldi.
Demirköprü Barajı ile Marmara Gölü’nde tehlike çanlarının çaldığını belirten Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, “2020, tarihin en kurak yıllarından biri oldu. Hava durumunun mevsim normallerinin çok üzerinde seyretmesi, yağmur ve kar yağışının olmayışı Türkiye’nin can damarı olan göller ve barajların su seviyelerinin çok düşük noktalara çekilmesine yol açtı. Bu süreçte kuraklıktan etkilenen en önemli havzalardan biri de Gediz oldu. Salihli’den Menemen Ovası’na kadar tarımsal sulamanın can damarı olan Demir köprü Barajı’nda doluluk oranı -11 ila -12 seviyelerine kadar geriledi. Türkiye’nin kuş cenneti olarak bilinen, balıkçılık yapılan Gölmarmara Gölü’nde su 40 santimetreye kadar çekildi. Manisa ve İlçeleri son 13 yılın en az yağış alan senesini yaşadı. Geçmiş yılların ortalamasına göre, Gediz havzasına 200 kilogram daha az yağış düştü. Mevsim şartları bu şekilde devam eder ve kar ile yağmur yağışı olmazsa, büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalacağız. Çünkü yer altı suları daha da derinlere iniyor ve açılan sondajlar kuruyor. Gediz Havzası’nı sulayan Demirköprü Barajı ile Marmara Gölü’nün(Gölmarmara) kuruması, gıda krizinin de kapıda olduğunu gözler önüne seriyor. Su krizi, gıda krizini de beraberinde getirecek ve büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Kapalı devre sulama sistemine acilen geçilmelidir”dedi.
GEDİZ HAVZASINDA ÇEVRE KİRLİLİĞİNE SON VERİLMELİ
Salihli Çevre Derneği Sekreteri Hakkı Uysal ise yaptığı açıklamada, Gediz havzasında yaşanan ve her geçen gün artarak devam eden çevre kirliliğine dikkat çekti. Çevre kirliliğine son verilmesi gerektiğini belirten Uysal, “Murat Dağından doğan ve İzmir körfezine dökülen 401 Kilometre uzunluğundaki Gediz Nehri’nin geçtiği güzergâh üzerinde yer alan 17 bin kilometre karelik bir alanda yaşıyoruz. Bu topraklar yaşadığımız sürece bizi besledi. Zenginleştirdi. Biz ne yaptık? Yaşam alanımız olan bu havzaya evsel atıklarla, maden ocaklarıyla, kum ocaklarıyla, sanayi atıklarıyla elimizden gelen kötülüğü yapmaktayız. Daha çok ürün alacağız diye dünya ilaç şirketlerinin ürettiği zirai ilaçları kullanarak toprağımızı morfinman yaptık. O ilacı almadan ürün veremez oldu. Hayvancılık ve tarımı aynı yerde yaparak toprağın kalitesini bozduk” dedi.
EFENDİSİ OLDUĞUMUZ TOPRAKLARIN ŞİMDİ KÖLESİ OLMA YOLUNDA HIZLA İLERLİYORUZ
Bölge insanın tarımsal faaliyetlerde bulunarak geçimini sağlamakta olduğunu belirten Uysal, “Bölgemizde sultani üzüm, 950 bin dekar alanı kapsayan bağlarda yetiştirilmektedir. Sofralık ve kurutmalık olarak değerlendirilen Sultani üzüm yurt içi ve yurt dışına ihracat edilmektedir. Dünyada ender yetişen Sultaniye üzümün sonunu hazırlıyoruz. “Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağız" teranesiyle topraklarımız Jeotermal Enerji Santrallerinin saldırısıyla karşı karşıya. Sadece Salihli’de 3 tane Jeotermal Enerji santrali ve 300 civarında Jeotermal Enerji Sondaj kuyusu açılması planlanmaktadır. Jeotermal enerji santrali ve sondaj kuyularının bir kısmı faaliyete başlamış durumda. Jeotermal faaliyetler nedeniyle Alaşehir’de tarım durma noktasında. Sarıgöl Jeotermal faaliyetler karşısında direniyor. Bizler hukuk mücadelemizi sürdürüyoruz. Bindiğimiz dal kesiliyor. Efendisi olduğumuz toprakların şimdi kölesi olma yolunda hızla ilerliyoruz. İçinde bulunduğumuz şu salgın günlerinde tarıma ne kadar ihtiyacımız olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Havzaya saldırı duruyor mu? Hayır! Gözü paraya doymayan şirketler saldırıya devam ediyorlar. İşte Çapaklı. Bizlerden satın aldıkları toprakları Biyogaz Enerji Santrali için imar değişikliğine gidiyor. Salihli Piyadeler arasında JES etüt çalışmaları devam ediyor. Adala’da geçen yıl eşik değerlerle ÇED raporu alarak kurulan Biyokütle elektrik santrali bir yıl geçmeden kapasite arttırımına gitmekte. Yapılan bu Ali Cengiz oyunlarıyla önce devlet sonra insanlarımız kandırılmaktadır. Doğanın katli kimsenin umurunda değil. Yine Karaağaç’ta Gümüş Çayı üzerinde kurulacak olan HES için alınan ÇED raporu zaman aşımına uğramasına ve köylülerin istememesine, hukuksal süreç başlamasına rağmen bir öğle vakti 300 civarında jandarma ile iş makineleri ve şantiye malzemeleri indirilmiş, jandarma gözetiminde çalışmalara başlanmıştır. Üstelik bu alan UNESCO tarafından korunması kabul edilen “Jeopark Alanı”dır. Bu işin bir yanı, burada kurulacak baraj susuzluğun tavan yaptığı bu günlerde Gediz Yeraltı su kaynaklarının önünü kesecektir. Bizler yaşam alanlarımıza yapılan bu saldırılara dur! Diyoruz” ifadelerini kullandı. HABER MERKEZİ
Yorumlar
Kalan Karakter: