BÜYÜK LOKMA YUTALIM AMA BÜYÜK SÖZDEN SAKINALIM
Görev yaptığım İlin bilinen ailelerinden çocuğu olan R. yakışıklı, sevimli, sempatik ööğrencilerimizden biriydi. Derslerinde de oldukça başarılı idi.
Lise ikinci sınıfta yarıyıl tatilinden sonra okula gelmez oldu. Neden, niçin gelmediğini arkadaşlarından sorduğumda arkadaşları, R. nin hasta olduğunu söylediler, Bilahare babasını aradığımda babasının da R.nin hasta olduğunu söyledi. Bir akşamüzeri okuldan çıkıp eve giderken kendisini ziyaret etmek için babasını aradım. Babası da müsait olduklarını ve beklediklerini söyleyince R. nin evine gittim. Şok oldum. R. nin hastalığı başlangıçta nezle olarak başlamış ve sonunda kanser olarak teşhis konmuş. O gün de hastaneden gelmiş ilaçlarını almış baya bitkin bir hali vardı. Beni görünce sevindi, arkadaşlarını ve öğretmenlerini sordu. Okulu çok özlediğini söyledi. Ben de kendisine bizim de kendisini özlediğimizi onun için ziyaretine geldiğimi, arkadaşlarının selamlarını getirdiğimi söyledim. Sohbetimiz arasında bir ara “ Hocam ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum!” deyince ben de teselli etmeyi düşünürken, babası hemen söze girdi.“ Merak etme oğlum seni mutlaka yaşatacağım, seni yaşatmak için yeteri kadar param pulum var. Gerekirse seni yurt dışına götüreceğim hiç merak etme, seni mutlaka yaşatacağım” diye karşılık verince ben adeta irkildim. R.nin babasının bu kadar iddialı konuşmasına. Bilahare ben de kendisine “Merak etme R.ciğim Allah’tan umut kesilmez. Sen moralini sağlam tut. Bak! babanın seni tedavi ettirme imkânı var. Ya olmasaydı? Hiç üzülme! Allah var keder yok” diyerek, bir nebze olsun R.yi teselli etmeye çalıştım. Ama R.nin babasının o iddialı konuşmaları yine devam ediyordu. Bir müddet daha R.nin yanında kaldıktan sonra müsaade isteyerek R.nin yanından ayrıldım. Ama R.nin durumu gördüğüm kadarıyla pekiyi görünmüyordu. Sonuçta yapılan tedaviler sonuç vermedi. R. o yılın sonunda vefat etti. Allah rahmet eylesin. AMİN,,,,
Ancak R.nin babası, oğlunun ölümünden sonra bunalıma girdi, Evden çıkmayan, kendi içine kapanan R.nin babasını ziyaret ettiğimde bana şu itirafta bulundu. “ Hocam ben kimim ki, oğluma canı ben mi verdim ki o canı yaşatacağım” diye gözyaşlarıyla ağlamaya başladı. Ve R.nin babası uzun bir psikiyatrik tedaviden sonra kendine gelebildi,
R.nin babasının durumu bana şu ayeti kerimeyi hatırlattı,
“ Hiçbir konuda, ‘ İnşallah ‘ demeden (Allah’ın (c.c.) dilemesine bağlanmaksızın, ben yarın mutlaka şöyle yapacağım deme….” ( Kehf suresi 23-24)
Müslüman yapacağı her işten önce ‘İNŞALLAH veya ALLAH İZİN VERİRSE ’ demeyi düstur edinmeli. Parasına, makamına, rütbesine, şanına, şöhretine güvenerek “BEN YAPTIM, BEN YARATTIM.” ifadeleriyle kendisini putçuk haline getirmemeli. Tarihte nice “ BÜYÜĞÜM” , “VAZGEÇİLMEZİM” diyenlerin şimdi esamesi bile okunmuyor. Mezarlıklar ise bunun en büyük belgeseli,www.kadirkeskin.net