Aziz Atamızın “ Muasır Medeniyet Seviyesini ” yakalama vasiyetini bir asırdır ağzımıza sakız ettiğimiz halde, neden muasır medeniyet seviyesini yakalayamadık? Muasır medeniyet seviyesini yakalayan Japonlardan, Güney Korelilerden, kalkınan vs. ülkelerden daha mı gerizekalıyız, daha mı tembeliz? Hayır! Türk milleti olarak daha zekiyiz, daha çok çalışkanız. Çünkü Aziz Atamız “ Türk milleti zekidir, Türk Milleti çalışkandır” diyor. Bugün Almanya’da yabancı işçiler arasında en çalışkan kendi yurttaşlarımız olduğunu biliyor musunuz? O halde? Tek sebep kendi ilim adamlarımızın fikir ve görüşlerine değer vermeyişimizdir. İşte onlardan değeri bilinmeyen merhum Mümtaz hocamızın görüşleriyle sizleri başbaşa bırakırken kendilerini bir kez daha rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
Rahmetli Prof. Dr. Mümtaz Turhan hocamızın “ Garplılaşmanın Neresindeyiz?” adlı kitabını üniversite öğrencisi iken okumuştum.. Öğretmen olduktan sonra da birkaç defa okudum. Neden az gelişmiş ülke olduğumuzu merak edenler bu kitabı okurlarsa merakını gidermiş olurlar.
Okuyucularımın bu merakına girmeden önce rahmetli Mümtaz Turhan hoca kimdi? Rahmetliyi tanımayanlar için onu tanımada ve tanıtmakta yarar görüyoruyorum. Erzurumlu Yiğit bir Dadaştı Mümtaz Turhan hoca olgun oturaklı, ülkesini ve öğrencilerini canı gibi seven vakur bir ilim adamı idi. Biliyorsunuz bizim ülkemizde bürokratlar odalarının lüksüne çok düşkündürler. Odasının mefruşatı ne kadar şaşalı ise, itibarının da o kadar yüksek olduğunu sanırlar. Seminerlerim dolayısıyla Türkiye’yi geziyorum öyle okul müdürü odaları görüyorum ki bakanlık müsteşarının odası bile hak getire. Senin müdür odan nasıl dı? diye sorarsanız, rahmetli müdürüm Abdülcelil Kızılgök’ten nasıl teslim aldımsa, iğne dahi değiştirmeden aynı koltukta 18 yıl oturdum. Benden sonra gelen arkadaş önce odayı ve mefruşatını sıfırladı, benim bıraktığım parayı makam odasına harcayarak okulda sözleşmeli olarak çalışan 9 hizmetlinin hizmetine son verdi.
Bunu neden yazdım? Mümtaz hoca lükse düşkün biri değildi. İki asistanı için oda sıkıntısı çekilir. Mümtaz hoca derhal odasını asistanlarına tahsis eder, fakültenin merdiven altı sayılabilecek en dar odasına taşınır tahta sandalye ve tahta masa üzerinde çalışmalarına devam eder. Üniversite yetkilileri ve asistanları itiraz ettiyse de hocayı ikna edemezler “ Biz yetişme şartlarımızı kullanmış, ne olmuşsak olmuşuz. Gençlere imkan verilmeli. Verilmeli ki çalışmalarıyla onlar bizi geçmeli.”
Rahmetli Hocamız “ Garplılaşmanın Neresindeyiz?” adlı kitabında ülkemiz hakkındaki fikirlerini şöyle özetliyor “ “ Okur yazar oranın artması kalkınmanın neticesidir. Yoksa kalkınmanın sebebi okur-yazar ORANININ ARTIRILMASI DEĞİLDİR. KALKINMA, ÇOK SAYIDA GERÇEK İLİM ADAMININ YETİŞTİRİLMESİ İLE MÜMKÜNDÜR. ÇOK SAYIDA OKUR-YAZARLA DEĞİL. KIRK YILDAN BERİ OKULU OLAN BİR KÖYLE, OKULU OLMAYAN BİR KÖY ARASINDA FARK YOKTUR. BU GİDİŞ BÖYLE GİDERSE, ÜNİVERSİTELER BİLE GÜN GELECEK BİRER OKUMA – YAZMA OKULUNA DÖNÜŞECEKTİR” Doğru söze ne denir? Şimdi tam da o zamanı yaşıyoruz.
Yaşım gereği bir post modern darbe olmak üzere 5 tane darbe gördüm. Her darbe sonunda şehirlerde ve en ücra köylerde dahi okuma –yazma kursları açılırdı. Hele 12 Eylül sonrası i ilin bütün idarecileri olarak işi gücü bıkarır, belediye otöbüslerine doldurulur, köylere okuma – yazma kursları açılış törenlerine giderdik. Pekala sonuç? Sonuç bir hiç. Okuma yazma bilenlerin dahi okumadığı bir ülkede hele hele okuma yazmanın yerini, insanları akılsız hale getiren, okumayan insanlara, okuma yazma öğretmenin ne gereği var. Yolda, yolakta, parkta , ulaşım araçlarında, tatilde, sayfiye yerlerinde elinde kitap olan birini görüyor musunuz? Pekala 60 ihtilalinden, 12 mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuzdan sonra okuma yazma kurslarına harcanan para zeki ve üstün zekalı çocukların eğitimine ve araştırılmasına harcansa olmaz mıydı? Elin oğlunun yumruk kadar yaptığı cihazı almak için bir vupur dolusu sebze ve meyve sattığımızı biliyorsunuz. Üç beş üstün zekalı kişilere verilen imkanla Güney Kore’nin ünlü markası Samsung 2016 yılı toplam karını 173 milyar 6 milyon dolarla kapatmıştır. Bizim ülke olarak toplam ihracıtımızın daha fazlasını Ganey Kore’de sadece ve sadece bir şirket yapmıştır. Gelin de rahmetli Mümtaz hocaya hakvermeyin?Dünya tarihinde Pan empire of ottoman ( Uzun dünya barışını sağlayan imparatorluk ) olarak anılan ecdadımız Osmanlı İmparatorluğu ENDER çocuklar için kurduğu ENDERUN okuluna nerde zeki çocuk bulmuşsa müslim ve gayrim müslimliğini dikkate almadan Türk, Kürt, Sırp, Hırvat, Boşnak ve Arnavutluğuna bakmadan İstanbul’ldaki kurduğu ENDERUN okuluna getirerek eğittiği bu zeki çocuklarla 600 sene imparotorluğu yaşatmışlardır. Bizlerde beş tane darbe sonucu açılan okuma yazma kurslarına harcanan paraları Türk, Kürt,Laz, Çerkez ve Gürcülüğüne bakmadan Ankara veya İstanbul’da açtığımız ENDERUN tarzı bir okulda o çocukları OKS, LGG ve LYS testlerine boğmadan eğitebilseydik sanırım bizim de SAMSUNG gibi dünya çapında bir markamız olurdu. Bugün Amerika keşif ve yeniliklerini kendisinin ayyaş gençleri ile ile değil, dünyadan topladığı zeki çocuklarla gerçekleştirdiğini cümle alem biliyor.
Üzüldüğüm taraf bütün çareyi dışırda aramamız. Oysa ülkemizde ve ülkemizin gelişmesi için çırpanan fikir üreten rahmetli Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Remzi Oğuz Arık , Ali Fuat Başgil vs. gibi ilim adamlarımıza değer verseydik, onların kafasına dayadığımız tabancalarla dışarı kaçırmasaydık bugün dışarıdan teknoloji desteği aramazdık.
Ülkemizi idare etmekle sorumlu büyükelerimizin ve danışmanlarının rahmetli Prof. Dr. Mümtaz TURHAN hocamızın “ GARPLILAŞMANIN NERESİNDEYİZ?” adlı kitabını okumadılarsa okumalarını, okudularsa bir kez daha okulamalarını haddim olmayarak sağlık veriyorum. www.kadirkeskin