“Gül Bir Güldü ve Ancak Güller Kadar Yaşadı!”
Sizlerin de dikkatini çekmiştir. Şanlı,ünlü, unlu ( varlıklı ) toplum önünde, toplum tarafından yakinen bilinen tanımış insanların tabutunun arkasından alkışlarla veya tekbirlerle kabre doğru götürülürken “ Unutulmayacaksın,seni unutmayacağız,unutmayacağız! Kalbimizde ebediyen yaşacaksın!”sloganların yanında yine bireysel demeçlerde de aynı minvalde sözler söyleniyor, demeçler veriliyor. Bütün bu bağrış ve çığırışların, akan göz yaşlarının azami süresi ne kadar biliyor musunuz? Sadece ve sadece 18 aymış. 18 ay sonra unutulur gidermiş.
17. asırda Verdin Valisinin genç ve dillere destan güzelliğine sahip GÜL isimli kızı, en güzel çağında 17 yaşında vefat eder. Zamansız ölümüne üzülen vali, kızının bu acı kaybı karşısında şokunu atlatamaz. Hiçbir zaman kızının acı kaybını unutamaz ve hiçbir zaman unutulmaması sebebiyle, kızının anılması için devrin ünlü şairlerinden Malharbe’den, onu ebediyen hatırlamak , unutmamak ve içindeki kızının özlemini dindirecek bir mersiye yazmasını ister. Vali, bunun karşılığında da şaire yüklüce bir para öder fakat şairin mersiye yazması o kadar uzun sürer ki bu zaman içerisinde vali kızının matemini unutur.
Hatta ; gün gelir vali de bu dünyadan göçer gider. Fakat, mersiye (şiir) nice gün sonra biter.
Valinin yakınları : ‘‘Sen bu mersiyeyi valiyi teselli etmek için yazıyordun ama ortada teselli edecek kimse kalmadı.’’ dediklerinde,
Şair Malharbe: ‘‘Kabahat bende değil, kabahat bir şiirin yazılacağı kadar yaşamayan validedir.’’ diye tarihi cevabını verir. Dünya edebiyatında bir şaheser sayılan bu mersiyenin son mısrası şu cümlelerle biter :
“ Gül bir güldü ve ancak güller kadar yaşadı!’’
Yunus da :
Geldi , geçti ömrüm benim,/Şol yel esip geçmiş gibi,
Hele, bana şöyle gelir/ Göz yumup açmış gibi.
Ölüm :
Her temasın iz bırakması gibi her saniyemiz kayıt altına alınıyor.
Ant olsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. İki melek, insanın sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadır. İnsan , hiç söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın . Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de: İşte ey insan! bu senin öteden beri kaçtığın şeydir. ” denir. (Kaf:16- 18)
Kıyamet suresinin 36. Ayetinde de :“ İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?” buyrulmaktadır. çoğumuza eski bir şey gibi gelir. Ama başa gelene de yeni gibi görünür. İnsanlar, herkesin öleceğine inanır da kendi öleceğine ve sıranın kendine geleceğine pek ihtimal vermezler. Hiç kimse ölümü beklemez. Ama, o bizleri bir yerlerde beklemektedir.
Allah hepimize ve herkese iman selameti versin.Amin…. Gerisi hep laf-ı güzaf.
Amin amin hocam Allah iman günlüğü versin.