Yeni Çıkacak ”Manisa’nın Değerleri “ adlı kitabım dolayısıyla
Eğitimci Mustafa Pala’nın kaleminden
AGÂH OKTAY GÜNER TELEFONDA
KÖYKOP ihracat yapan ve köylülerin ürünlerini değerlendiren bir konuma
erişmişti. Bu arada Fiat patentiyle Romanya’da üretilen Üniversal Traktörlerini
dış alımla getirmek istedik, Demirel hükümeti izin vermede zorluk çıkardı, biz de
köylülerle birlikte Ticaret Bakanlığının önündeki merdivenlerde soğan ekmek
yiyerek gösteri yaptık. Bu eylemin kooperatifçilik öğrencisi olarak
düzenleyicisiydim. Gösterinin ertesi günü Ankara’da afişleme yapacaktık, KÖY
KOP merkezinde sadece ben varım, telefon çaldı ve açtım, Ticaret Bakanlığı
Müsteşarı Agah Oktay Güner arıyordu. Traktör ithalatı iznimizin çıktığını söyledi.
Traktör ithalatıyla birlikte KÖYKOP’ta muazzam bir büyüme ve gelişme başladı.
Köyleri örgütleme hız kazandı. En gelişmiş kooperatifçilik Manisa’daydı.
Zeytinyağı fabrikamız ve halı kooperatiflerimiz ve Salihli Dombaylı’da salça
fabrikamız vardı, köylülerin ürünlerinin satıldığı mağazalarımız vardı.
12 EYLÜL KÖY KOP’U DA VURUYOR
-12 Eylül’ İhtilalı’nda, birçok sivil toplum örgütünün, sendikaların ve KÖY KOP’
un yöneticileri de tutuklandı. Bu kurumlar gibi Köy KOP’ta işlevini yerine
getiremez duruma geldi ve gerileme dönemi başladı.
-Gıda ürünlerinin üreticinin elinden çok düşük fiyatla çıkmasına rağmen, üretici
ile tüketici arasında oluşan aracılar zinciri bugün yaşanan gıda enflasyonunun,
köylerin boşalmasının, tarımsal faaliyetlerdeki duraksamanın temel
sebeplerinden birisidir. Üreticinin yaşadığı pazar sorunu yani üretim
güvencesinden mahrum oluşu, köylünün ürününü pazarla buluşturan bir
sistemin olmayışı ve üretim planlaması, girdi temini, üretim ve pazarlama gibi
bütün sorunlarda milyonlarca aile işletmesinin kaderiyle baş başa bırakılması
olduğu kanaatindeyim. Bugün parayı üretici değil üreticinin ürününü toplayıp,
işleyip paketleyip, rafa koyan aracılar kazanıyor. KÖY KOP yaşamını iyilikle
sürdürseydi, üretici kooperatiflerinin yurt genelinde binlerce tarımsal ürün
fabrikaları ve on binlerce mağazaları olsaydı ne köylü ne de köylüler bu hale
gelirdi ne de tüketici, herkes ve tabii ülke kazanır, sosyal refah seviyesi yükselir,
muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkardık. Kötü amaçların ve siyasi yapıların
arenası haline getirilen bu seçkin kuruluş, bu bugün kapanma noktasına
getirilmiş olup yerine ikame edilmek istenen Tarım Kredi Kooperatifleri de
beklenen gelişmeyi hala sağlayabilmiş değildir.
YILMAK YOK VAZGEÇMEK ASLA
-Kooperatifçiliği değişmez meslek olarak düşündüğümden 1987 yılında Yeni
Manisa Konut Yapı Kooperatifleri Birliğinin kuruluşunu gerçekleştirdik ve bu
amaçla ‘Öncü Yapı Kooperatifini’ kurdum. Öncü ve birliği oluşturan altı yapı
kooperatifiyle birlikte ‘Yeni Manisa’ diğer adıyla ‘Güzel Yurt’ projesinin
doğuşuna öncülük ettik. Birliğin oluşumunda dönemin Manisa Belediyesi
Başkanı Rahmetli Ertuğrul Dayıoğlu ile birlikte çalıştık. O, birliğimizin genel
başkanı idi, ben genel sekreterliği görevini yürütüyordum. 15 bin konutluk ‘Yeni
Manisa Projesi’ için Manisa Belediyesi ile protokol yaptık.
-Birliğin Ana Sözleşmesinin imza töreninde dönemin valisi Rafet Üçelli, Belediye
Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu ve Kent Kooperatifleri Başkanı Murat Karayalçın hazır
bulunmuştu. Saç ayağı bir yapı oluşturmuştuk. Belediye arsa üretecek, devlet
gerekli ekonomik desteği sağlayacak, kooperatifler de talep örgütlenmesi ve
konut üretimini yapacaktı. Projenin devamında bu üç ayaktan sadece kooperatif
ayağı kaldı. Devlet destek sağlamadı, belediye arsa üretmedi ama biz,
kooperatif ortaklarıyla birlikte 15 bin konuttan oluşan ‘Yeni Manisa Projesini’
tamamladık.
ÖNCE AĞAÇLAR ANITLAR SOSYAL DONATILAR PARA VE ZAMAN KALIRSA
KONUTLAR
-Kooperatifçilikte en önemli şey ’güvendir’ güven verdiğinizde kolaylıkla ortak
bulabiliyorsunuz. Güven ortamı oluşturmanın en temel ilkesi ise ‘şeffaflıktır’.
Gizlilik kuşku yaratır, kuşku dedikodu ve netice güvensizlik. Kuşku katılımı önler,
gelişimin ön şartı ‘şeffaflıktır’. Biliyorsunuz ‘katılım olmadan atılım olmaz’.
-Yerleşim yerlerinin inşasında önceliğimizi ortaklara şöyle açıklıyordum:
‘önceliğimiz; önce ağaçlar, anıtlar, sosyal donatılar, para ve zaman kalırsa
konutları da yaparım’ diyordum ve işimizi buna uygun olarak yapıyordum,
sözüme aykırı hiçbir şey yapmadım, ne söylediysem onu yaptım, yaşattım.
İLKLERİN ADAMI ANITÇI ÖNCÜ VE MUCİT MUSTAFA
-Bizim inşa ettiğimiz yeni Manisa ve OBASYA’daki anıtların sayısı Manisa
genelindeki anıtların toplamından daha fazladır. İlk çatı bahçesini Yeni
Manisa’da yaptık, yenilenebilir enerji kaynaklarını Manisa’da ilk kez biz dile
getirdik. Bu amaçla bilim adamlarından ‘Güneş Evi Takımını’ oluşturduk. Bu
takımda; Prof. Dr. Anne GrteHostnes,Prof. Dr. Eralp Özil, Yrd. Doç. Dr. Taner
Sıtkı Uyar,Yunus Murat Güztoklusu, Mimar Dilek Renda,Mimar Fikret Okutucu,
Makine Müh. Erhan Akçöl, İnş. Müh. Elif Berna Özmen, İnş. Müh. Fahrettin
Kama, Mimar Gülay Duman, Mimar Çiğdem Çaklı, İnş. Müh. Kazım Cengiz vardı.
Bu ekiple birlikte bir ‘Güneş Evi Projesi’ hazırladık ve projeyi Barış Alanındaki
kitaplıkta uyguladık. Kitaplığın Güneşle ısıtılıp soğutulmasını sağladık. Prof.
Anne GrteHosnes: -‘Manisa’nın yıllık ortalama Güneşli hava durumunu
inceleyerek, Manisa’nın Güneşle ısıtılıp soğutulabileceğini söylemişti.’
-Konya astsubay hazırlama okulunda uzunca bir salonumuz vardı ve sinema
perdesi salonun ortasındaydı, bir gün perdenin arkasına baktım, aynı görüntü
orada da vardı. Bu aklımda yer etmişti. Manisa Barış Alanının açılışına Barış
Manço’yu getirecektik, kooperatif büromuzun önüne bir perde koyduk Barış
Manço’nun TRT de yayınlanmış programlarını reklam amacıyla perdeye
yansıtıyoruz ve halk izliyor, halkın karşı binanın önünde toplanıp oraya yansıyan
görüntüyü izlediklerini gördüm ama oradaki görüntüde TRT yazısı ters, hemen
bir ayna koyarak görüntüyü düzelttim. İlerleyen zamanda projeksiyon arıza
yapınca servis çağırdık, elemana ayna kullanarak perdeye tersten görüntü
yansıttığımızı anlattım. Projeksiyonun bu şekilde kullanıldığını il defa
duyuyorum dedi. Şimdi hemen hemen bütün projeksiyon makinelerine ters
projeksiyon düğmesi konuldu.
- Barış alanına amfi tiyatro yapmıştık, sahne bölümünde bir oda vardı, odanın
bir duvarını yıktık, yıkılan duvarın yerine tam cephe kumlanmış cam yerleştirdik
ve projeksiyon makinesini TV ye bağladık. Böylece 2,5-3 M2 büyüklüğünde bir
alandan TV izlenmesini sağladım. Almanya’da yaşayan bir vatandaşımız geldi,
bu büyüklükte TV ben hayatımda görmedim, bunun markası ne diye sordu;
’palavizyon’ dedim. Şimdi bizim buzlu camda yaptığımız gibi ters projeksiyon
perdeler ve o büyüklükte TV’ler yapıldı.
KONUT BİRLİĞİNDEN MANİSA’DA BİRLİĞE
-Yeni Manisa’nın yerleşim alanını oluştururken sadece konut inşasını ele
almadık, Manisa’ya göçle gelenlerin protez yaşamdan, sosyal yaşamın organik
bir parçası olmasını ve Manisa’nın homojen bir sosyal yapıya kavuşarak birlik ve
dirlik içinde yaşamasını, insanların toplum içinde doğdukları şehirle değil
yaşadıkları şehirle kimlik bulmalarını sağlamayı esas aldık ve bu amaçla
‘Anadolu Sentezinden’ yararlandık. Yeni Manisa’yı bu düşüncemizi
gerçekleştirmeye hizmet edecek şekilde planladık. Manisa’da Siirtliler, Bitlisliler,
Kütahyalılar, Malatyalılar mahalleleri var ve insanlar buralarda geldikleri
yerlerin adet ve gelenekleriyle yaşıyorlardı. Bizim inşa ettiğimiz Yeni Manisa’da
bu insanlar karışık bir şekilde komşu oldular, kız alıp kız verdiler, çocukları aynı
alanda oynadılar, kaynaştılar, aynı sosyal donatıları paylaştılar, buralarda
düğün, nişan törenleri, mevlitler tertip ettiler, taziyede bulundular, acıyı
azalttılar, sevinci çoğalttılar. Bu sosyalleşmeyi, konut içi yaşamlarını sosyal
alanlara taşıyarak başardık.
-Köyde insanlar evlerinden çıkınca birbirini selamlıyorlardı, şehirde
apartmanlarda yaşayanlar bunu pek yapmazlar. Çevre güvenliği sağlanmış
meydanlarda çocuklar serbestçe oynadılar. Orada her bayramın üçüncü günü
bayramlaşma yapıyorduk. Anneler gününde Annelere gülfidanı veriyorduk ve
onlar bunu dikip sahipleniyor ve çevrenin yeşillenmesine katkı sağlıyorlardı. O
gün diktiğimiz çınar altında bugün 20-30 masa var. Orada sinema günleri,
konserler düzenledik. Meydana ‘Barış Alanı’ adını verdik ve açılışını Barış Manço
konseriyle yaptık. Barış Manço konserini düzenlediğimizde henüz konutlar inşa
edilmemişti ve konutların inşasından önce çocuk bahçesini ve sosyal tesisi
yaptık.Otopark sorununu dikkate aldık, yolları geniş tutuk, Manisa’nın en büyük
parkı olan Atatürk Parkı’nın arsasını kooperatif arsasıyken park yapılmak üzere
Manisa Belediyesine devrini sağladık ve yıllar sonra belediyeye sadece parkı
yapmak kaldı. Barış Manço için barış alanında kurduğumuz sahnenin altına bir
oda yapmıştık, konser öncesi hazırlık ve dinlenmesi için. Konserden önce bir
yerel yönetici ve siyasi parti il başkanı Manço’yu ziyarete geldiler. Ziyaret
sonrasında Barış Manço biz e soğuk davranmaya başladı, konserinin kayda
alınmasına dahi izin vermedi. Çok şey söyleyebileceğim ama yutkunmayı tercih
ettiğim, üzüntü verici bir anı olarak durur içimde…
ON PARMAĞINDA ON MARİFET
-Diktiğimiz çınarın altında aylık olarak ‘Manisa Toplantıları’ düzenledik. Kültür
Sanat Kurumunu kurduk. Kurum olarak ‘sinema günleri’ düzenledik, on kitap
yayınladık. Teoman Ergül’ün Kurtuluş Savaşında Manisa, Necdet Okumuş ’un
Şiirlerde Manisa, Hakkı Avan’ın Onların Hikayesi, Erşen Akar’ın Kendime ve
Kentime Dair, Çetin Tezcan’ın Hüzün Atları şiir kitabı bu yayınlarımızdan
bazılarıydı. Bu arada ‘Gediz’ isimli bir dergi çıkardık.
-Ayrıca; Belediye Başkanı Bülent Kar döneminde yasal zorunluluk olmadığı
halde iki Mustafa Pala olarak ‘Kent Konseyi’nin kuruluşunu birlikte
gerçekleştirdik, mevzuatını yazdık ve yönetim kurulunda beraber çalıştık,5
Haziran Çevre Gününün ‘Manisa Tarzan’ı ve Çevre Günü’ olarak kutlanmasını
önerdik ve ilk kutlama programını biz gerçekleştirdik. Aynı çalışmaları Cengiz
Ergün döneminde de yürüttük Kent Konseyi ve Belediye iş birliği ve Dünya
Bankasından sağladığımız hibe desteği ile ülkemizde ilk kez ‘Vatandaş Karnesi’
çalışmasını gerçekleştirdik. Manisa’nın BŞB kapsamına alınmasıyla birlikte kent
konseyi yönetim kurulu çalışmalarına siz Şehzadeler belediyesinde ben
Yunusemre belediyesinde bir dönem daha sürdürdük.
Kent Kooperatifçisinin El Kitabı olan ‘Anadolu Sentezi’, ‘Çöp Deyip Geçme’, ‘
Yitik Yaşantı’ isimli (şiir) kitaplarımı yayınladım, Bestesini Şehabettin Genç’in
yaptığı ‘Yeni Manisa’Türküsü ’nün ve bestesini Onay Oğuz’un yaptığı ‘Manisa
Tarzan’ı’ şarkısının sözlerini yazdım. Fırsat buldukça şiirler,öyküler yazarım,
fotoğraf sanatıyla ilgilenirim, bunların çoğu çeşitli gazete ve dergilerde yayındı.
Manisa Ev’de1997’den günümüze “üçüncü göz”, “düşünüyorum” ve “ şehir
meclisi” programlarını hazırlayıp sundum. Ev’de, Deniz Baykal, Tansu Çiller,
Hüsamettin Cindoruk ve Murat Karayalçın ile söyleşiler yaptım. Manisa’nın
yerel radyolarının kooperatif programları yapmalarına katkıda bulundum ve
programlara katıldım. Manisa Hiraş radyoda 10 yıldır her hafta cuma günleri
“Manisa’da Yaşam” programını yapıyorum. Yurdun çeşitli il ve ilçelerinden
kooperatifçilikle ilgili olarak düzenlenen kurs, konferans ve seminerlere eğitici
ve konuşmacı olarak katılıyorum. OBASYA sebebiyle turizm kooperatifçiliği
davetleri son zamanlarda yoğunlaştı. Manisa Esnaf ve Sanatkârlar Birliğinde
sizin düzenlediğiniz kadın kooperatifçiliği kursunun öğreticiliğini yaptım ve kurs
sonunda kadın kooperatifinin kuruluşuna yardımcı oldum, o gün başlattığımız
çalışma bu günlerde ilimizde kadın kooperatifleri birliği kurulacak aşamaya
geldi. Uzun yıllardan beri yerel gazetelerde haftada bir gün köşe yazarlığı
yapıyorum. Esasında yaptığım iş ve hizmetleri arşivleme alışkanlığım yok, bunlar
hatırlayabildiklerim. wwwkadirkeskin.net