MALDANLI FATİH
Fatih Anadolu Lisesi Müdürü rahmetli İsmet Sönmez ile Milli Eğitim Lojmanlarında uzun yıllar komşuluk yaptık. yatsı namazlarını evimize yakın olan Molla Şaban Camii’nde beraber kılardık. Bir gün beraberce gittiğimiz yatsı namazında kıyafetinden ortaokul öğrencisi olduğu belli olan bir çocuk da cemaat olarak bulunuyordu. O zaman Molla Şaban Camii’nin imamı da şu an Yarhasanlar Camii’nde görev yapan Celali Hoca idi. Biz o çocuğu ilk anda Celali Bey’in oğlu sandık ve Celali Bey’e oğlunun hangi okulda okuduğunu sorduk. Celali Hoca, o çocuğun oğlu olmadığını, Atatürk Ortaokulu öğrencisi olduğunu ve bu öğrencinin caminin misafiri olduğunu söyledi. Celali Hoca, durumu sonra da izah etti.
Manisalılar bilir, 1980’li yıllarda Molla Şaban Camii civarında tek katlı yer evleri bulunuyordu. O yıllarda bu mahalle de imar planı gereği hızlı bir yapılaşmaya uğradı. Bu yer evleri müteahhitlere verilmeye başlandı. İşte böyle evlerden birinde arkadaşları ile kiracı olarak kalan Fatih, evleri müteahhide verilince çocuklar evden çıkmış, müteahhit de yeni bina yapmak için evi yıkmış. Fatih’in arkadaşları akrabalarının yanına sığınmış; fakat Fatih’in gidecek yeri olmayınca Fatih de camiye sığınmış. Molla Şaban Camii’nin imamı Celali Bey, Fatih’i himayesine almış; fakat Celali Hoca’nın evi müsait olmadığından Fatih, yemeği Celali Hoca’nın evinde yiyor; ama camide yatıyormuş.
Celali Hoca’yı bu davranışından dolayı tebrik ettik; fakat on üç yaşındaki bir çocuğun koskoca camide yalnız başına kalması ve üstelik kışın üşüyüp hasta olmaması mümkün değil. “Ne yapabiliriz?” diye düşündük; çünkü bu öğrencinin camide böyle kalması ve okuluna devam etmesi de imkânsızdı.
Rahmetli İsmet Bey, öğrencinin durumundan çok etkilendi. Bu arada ben kendisine bir teklifte bulundum. “Fatih’i Ahmet Tütüncüoğlu Ortaokulu’na nakledelim, Manisa Lisesi Pansiyon’una paralı yatılı öğrenci olarak yerleştirelim. Ancak öğrencinin pansiyon parasını iki okul arasında paylaşmak şartıyla!” dedim. Rahmetlinin hem okulu, hem de okulunun parası çok kıymetliydi. Öğrencinin bu durumunu görünce içi sızladı, gözü yaşardı, hiç itiraz etmeden o meşhur lafı “Kolay ederiz Kadir’ciğim.” dedi. Rahmetlinin “Kolay ederiz.” lafı çok meşhurdu. Benim yanımda bu lafın anlamı ise “İpe un sermek” olarak anlaşılırdı. Ben bunu bildiğim için rahmetliye “Senin ‘Kolay ederiz’ değil, Celali Hoca’nın yanında ‘Tamam yarısını ben vereceğim,’ diye söz ver!” dediğimde: “Hayır Kadir’ciğim, bu her zamanki kolay ederiz, değil!” dedi. Nitekim ertesi günü pansiyon parasının yarısını getirdi, öğrenciyi pansiyona yerleştirdik. Rahmetli: “Artık bu gece rahat uyurum.” dedi.
Allah, çok sevdiği kullarını öbür dünyaya günahsız götürmek için küçük günahlarının kefaretini bu dünyada ödetirmiş. Rahmetli, geçirdiği bir ameliyattan sonra son iki yılını yatakta geçirmek zorunda kaldı. Cenab-ı Hakk’ın Gafur sıfatına inanıyorum ki bu sevgili kulunu günahsız olarak yanına aldı. Allah, mekânını cennet eylesin.
Vefatından önce bir yaz günü arkadaşım Kani İyitürk’le beraber, Deva Tıp Merkezi’nin sahibi Üzeyir Bey’in verdiği ambulansla Sultan Yaylası’na çıkardık. Sedyede akşama kadar eski günleri yâd ederek hem güldük, hem ağladık. Akşamüzeri ambulansa bindirip uğurlarken gözlerimin içine derince baktı ve “Kadir Bey, Kani Bey, bana son iki yılımın en güzel gününü yaşattınız, Allah sizden razı olsun.” dedi. O bakış, hâlâ gözlerimin önündedir.
Rahmetli araya girince Maldan’lı Fatih’i unuttuk. Fatih de çok başarılı bir öğrenci çıktı. Ertesi yıl girdiği D.P.Y. imtihanlarında o da lisemiz pansiyonunu parasız yatılı olarak kazandı. Okulu bitirdikten sonra askeri okula girdi. Başarıyla bitirdiği askeri okuldan sonra çok önemli stratajik dış görevlerde bulunduktan sonra emekli olduğunu duydum. Mutlu oldum.
Yaşadığım bu tür olayların hangi birini anlatayım bilemiyorum. Öğretmenlik, belki ilk yıllarda sıkıcı ve zor bir meslek gibi geliyor; ama yıllar birbiri ardına yığıldıkça öğretmenliğin zevkini o zaman tatmaya başlıyorsun.
Şayet tekrar dünyaya gelmek nasip olsa gözümü kırpmadan yine öğretmenlik mesleğini seçerdim. Bana göre dünyanın en vefalı mesleğidir.
Not: Okul Müdürünün Günlüğünden adlı kitabımdan
www.kadirkeskin.net