Eski Atina’da gençler arasında ahlaksızlığın diz boyu görüldüğü günlerde Sokrat ortaya çıkıyor ve diyor ki: “ Ey Atinalılar atların, köpeklerin ve kedilerin terbiyesinde gösterdiğiniz beceriyi çocuklarınızın terbiyesinde niye göster miyorsunuz? Putlarınızı kırınız, yıkın! Fazilet ve hakikate teslim olun! İnsan olmanın borcunu ödeyin!” çıkışı, ahlaksızlığı, ahlak olarak gören, sayısız Tanrılara sahip olan Atina halkının husumetini üzerine çeker. Ama bu fazilet abidesi Sokrat bu husumete aldırmaksızın doğru bildiği yolda çalışmalarına devam eder. Okulu, sınıfı, sırası olmayan her yerde gördüğü Yunan gençlerine din, ahlak ve terbiye derslerine hayatını vakfeden Sokrates böyle bir toplum içinde birden bire kin abidesi oluverdi.
Batının önemli hukuk mütefekkirlerinden İngiliz hukukçu: “ Sokrates eski nizam için korkutucu bir devdi… Mevcut köhnemiş nizamı kökünden sarsıyordu. Devlet ve cemiyeti temellerine indirdiği darbe, derhal seziliyor, hiçbir engele rastlamadan binayı dayanağından çatısına kadar çatırdatıyordu.”
Bütün peygamberler içinden çıktığı kokuşmuş nizama aynı darbeyi vurmadı mı? Hz. Firavun, Hz. İbrahim Nemrut, Hz. İsa Roma, Yüce peygamberimiz de Mekke’nin putperest nizamını çökertmedi mi?
Nihayet koltukları ve menfaatleri zedelenen Atina elitleri, kendi batıl inançlarına göre Sokrates’i küfürle suçladılar. Sokrates’in hayranları üçer beşer artarken menfaatleri zedelenen elitlerin sayısı da otuzar, ellişer artıyordu. Sonuç olarak da o günün ünlü savcısı Melitos, and içerek olaya el koydu ve dedi ki:” Sokrat fenalık ediyor. Atina’nın inandığı ilahlara iman etmiyor. Aksine iman edilecek yeni bir ulûhiyet çıkarıyor. Gençliği fesada veriyor. Cezası ölümdür.”
Savcı Melitos’un iddianamesine yine o günün ünlü hâkimleri Anitos ve Likon başkanlığında o günün behrinde 200 den 2000 ne kadar değişen Halk mahkemesine verdiler Mahkeme 501 üyeli olarak kuruldu. Ve Sokrates’i yargılamaya başladı.
Sokrates muhteşem savunmasında özetle:” Ruhani şeylerin mevcudiyetine inanıp da ruhlara ve ona vücut vere müessire inanmayan bir adam olabilir mi? Bu asla olamaz. Bu anlayış, at ve eşeklerden doğan yavrular yani katırlar olduğuna inanıp da at ve eşeklerin bulunmadığına inanmak kadar saçma olur.”
Tarihte “ Sokrat’ın Müdafaası” olarak yerini alan o ünlü savunma, Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın buyruğu gereğince kalpleri ve kulakları mühürlenen gözleri perdelenen 501 hâkimden 281 hâkimin ne kalpleri anladı, ne kulakları işitti, ne de gözleri gerçeği gördü. Hüküm:”Baldıran zehri ile ölümüne karar verildi.”
İnfaza giderken eşi, çocukları ve öğrencileri ağlamaya başladı. “ Niçin ağlıyorsunuz?” sorusuna karşılık: “ Senin haksız yere ölüme götürülüşüne ağlıyoruz.” “Demek, haklı yere ölüme götürülseydim, gülecektiniz.” “Ağlamayın, sevinin haksız yere ölüme gittiğim için.” dedi ve şu muhteşem sözler ağzından döküldü. “ Bu iş ( Hakikati haykırmak) dünya da ne benimle başladı, ne de benimle bitecek. Hak ve hakikati günlük hayat kaygılarının üstünde tutanları, daima benim akıbetimi takip edecek.” dedi ve cellâdın verdiği bir tas baldıran zehrini bir yudumda içerek Sokrat’ın bedeni bir çınar gibi yere yıkıldı ama onun söylediği hakikatler asla susmadı.
Düşünen adam düşündüğü için toprağa gömüleli 25 asır geçmesine rağmen hala unutulmadı. Ama onun ölümüne karar veren dillerin hiç birinin ismi esamisi hatırlanmıyor. www.kadirkeskin.net
Not: Önümüzdeki yazımın konusu: İmam-ı Azam Ebu Hanife