Hayallerin Çalınışı
Hiç düşündünüz mü; bir insanın hayali nasıl çalınır?
Bir çocuğu düşünün…
Küçük avuçlarıyla para biriktirir. Harçlıklarından artırır, yazın çalışır. Yorulsa da aldırmaz; çünkü bir bisiklet hayali vardır. O hayal, bütün yorgunluklarını unutturur. Her gece uyumadan önce gözlerini kapatır ve der ki:
“Az kaldı… Bir bisikletim olacak.”
Fakat bir sabah uyandığında her şey değişir. Kumbarası boştur. Evin içine sinsice giren bir hırsız, sadece parasını değil, aslında hayalini de çalmıştır.
Çünkü çalınan şey demirden bir bisiklet ya da birkaç madeni para değildir; çalınan, çocuğun yüreğinde filizlenen umuttur.
Ve biz, büyüdükçe fark ederiz ki, hayal hırsızları da böyle yapar.
Hayallerimizi çalar.
Bazen akrabalarımız da bazen dostlukta, bazen de en güvendiğimiz ellerde… En savunmasız kaldığımız yerde, en beklenmedik zamanda. Gidenlere değil, aslında giden hayallerimize üzülürüz. “Nasıl bu kadar güvenmiştim?” diye kendi içimizde kırılırız.
Sonra insanlardan uzaklaşırız. Kitaplara sığınırız. Ama bir bakarız ki oradaki kahramanlar da kendi hayallerinin peşinde koşarken hırsızlık ederler. Onlara da kızarız. Kitaplardan bile uzaklaşırız. Çünkü zihnimizde artık hep aynı soru yankılanır:
“Benim hayallerim nasıl çalındı?”
Bir gün, hayal satanların yanına uğrarız. Belki biraz moral olur diye… Ama onların da sadece hayal sattığını anlarız. Uzaklaşırız. İçimizde yankılanan boşluk büyür.
Ve tam o sırada, bir üstadın sözü düşer aklımıza:
“Çay koy… Yeniden başlıyoruz.”
Evet, yeniden.
Daha temkinli, daha tecrübeli, ama yine de umutla…
Çünkü hayal hırsızları , ne kadar çalsa da biz yeniden kurmaya mecburuz.
Unutmayın:
Çalınan şey eşya değildir, para değildir.
Çalınan, hayallerimizdir.
Ve bu satırlar, hayalleri bir yerlerde çalınmış olan herkese gelsin.
Belki bir gün, yeniden bulmak dileğiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: