Zorunlu eğitim adı altında çocuklarımız yıllarca okullarda tutuluyor. Fakat bu okullar çoğu zaman birer eğitim yuvasından çok, disiplinsiz bir cezaevi havasında. Ne gerçek bir eğitim var ne de karakter gelişimine katkı sağlayacak bir ortam. Öğretmenler büyük ölçüde bakıcı konumuna düşürülmüş durumda.
Anne babanın evinde güzel ahlakla yetiştirdiği, ağzından kötü söz çıkmayan çocuk; okula başladığında bambaşka bir çevreye giriyor. Zamanla, adeta bir elmas gibi parlayan evladınızı kömürleşmiş şekilde geri alabiliyorsunuz. Çünkü mevcut sistem, ahlakı ve erdemi değil; itaat ve uyumu ön planda tutuyor.
Oysa dünyanın pek çok ülkesinde ailelere evde eğitim (homeschooling) hakkı tanınmış durumda.
ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya, Almanya’nın bazı eyaletleri gibi ülkelerde aileler, çocuklarının eğitimini kendi yöntemleriyle verebiliyor.
Finlandiya ve Hollanda gibi ülkelerde de esnek eğitim modelleri uygulanıyor; aile ile devlet iş birliği yapıyor.
Bu sayede çocuklar hem kendi ilgi alanlarına yöneliyor hem de aileleriyle daha yakın bir eğitim süreci geçiriyor.
Zorunlu eğitim, aslında meslek edinmenin önündeki en büyük engellerden biri. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren becerilerini geliştirebilecekken yıllarca aynı sıraya hapsediliyor. Oysa ailelerin kendi çocuklarının eğitimini üstlenmesi hem ahlaki hem de mesleki açıdan çok daha verimli sonuçlar doğurabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: