Halil Cibran Lübnan’da doğmuş Marunî bir ailenin çocuğu olmasına rağmen, İslam kültürüne de yabancı değildir. Bir eserinde Mustafa isimli seyyah bir Müslüman’dan bahseder. Mustafa’nın yolu, Orfalis adlı bir kente düşer. Kentin ortasında halk bu yabancının etrafında toplanır. Şehrin hâkimi Mustafa’nın kasabada yaşayabilmesi için onu imtihan ederek çeşitli sorular sormaya başlar. İlk sorusu da: “ Bize kanunlarımızdan bahset” der.
Mustafa: “ Kanun yapan sizler deniz kenarında kumdan kaleler yapan çocuklar gibisiniz. Gülerek yaptığınız kanunları ilk çiğneyen yine sizsiniz. Siz sırtınızı güneşe dönen, gölgesini ölçüp- biçen insan gibisiniz. Kanunlar yazar, yine de kanunların boşluğunu bulmak için o kanun maddelerini kendi menfaatinize göre şerh ediyorsunuz ( açıklıyorsunuz). Yüzünüzü güneşe doğru çevirin, aklınızın gölgesine uymayın” der.
Şimdi gelelim güncel bir konu olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na. İkinci Dünya Harbinden sonra 1945 yılında dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik ve kültürel bir iş bir işbirliğini sağlamak amacıyla 193 ülkenin üye olduğu bu örgütün elbette kendine göre kanunu olan büyük bir örgüttür. Amacında belirtildiği gibi ülkeler arasındaki savaşları önleyerek, ekonomik işbirliği sağlamak. Ama heyhat…
Pekâlâ, savaşları önlüyor mu? Hiç bir üye bu suale evet diyemez. İşte gözümüzün önündeki eşkıya devlet ABD’ nin durumu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Siyonist İsrail’i kınamak ve uyarmak için kahir ekseriyetle aldığı sayısız kararların bugüne kadar hiçbiri uygulanmadı. 7 Ekim’den sonra alınan ateş kararları da Amerika’nın kaldırdığı bir parmak, 190 ülkenin parmağını hükümsüz kılıyor. Kanunlar fakir ülkelere gelince kanun var. Ama zengin ve zengin ülkelere sırtını dayayanlara kanun yok.
Hırsıza, eşkıyaya, kanun yapma yetkisi verirseniz kendine göre kanun yaparlar.
Filistinli çocukları sokak ortasında zevk için öldüren İsrail eşkıyasına gazeteci : “ Birleşmiş Milletler insan haklarına göre savaş suçu işliyorsunuz ” dediğinde Siyonist İsrail eşkıyası, elindeki dürbünü gazeteciye vererek, bak bakalım buradan ‘ Birleşmiş Milleler görülüyor mu ?” diye fütursuzca cevap veriyor.
Ayıya, dayıya sırtını dayayan bu millet inanıyorum ve iman ediyorum ki bu şımarıklığının cezasını tarihte olduğu gibi mutlaka bir gün karşılığını görecektir. Tarih boyunca Hristiyan ülkelerinde, haşa Hz. İsa’ya (….ç) dedikleri için Avrupalı Hristiyan ülkelerde hep horlanmışlar, katliamlara maruz kaldıklarında da hep İslam ülkelerine sığınarak nefes almışlardır. Ama en büyük nankörlüğü de başta ecdadımız Osmanlı olmak üzere, İslam ülkelerine yapmışlardır. Sağlığında Filistin’i Yahudi Emenual Karasu’ya vermeyen Abdülhamit’i tahttan indirmeye gidenlerin arasında bu Yahudi’yi de gören Abdülhamit Han, teessüründen iki büklüm olarak “ Bu Yahudi’nin aranızda ne işi var” diye derin hüznünü belirtir.
Sonuç: Atalarımız “Aslı hu, Nesli hu” Bir şeyin aslı ne ise nesli de odur. “ demişler. Ecdadımız Osmanlı İmparatorluğu dünya literatüründe “PAN EMPİRE OF OTTOMON” ( UZUN DÜNYA BARIŞINI KORUYAN İMPARATORLUK“ ismiyle anılıyor. iki asır öncesinin dünyasında kendi ülkelerinde yaşayan haydutların, hırsızların, mütecavizlerin kısacası kanun kaçaklarının göç ederek 4 Temmuz 1776 da kurdukları devletin adı: Amerika Birleşik Devletleridir. ABD ismiyle kurulan bu ülkenin elçileri kuruluşundan beri elindeki siyah çantayla Pan- Amerikan uçakları ile hangi ülkeye inmişlerse o ülkeleri kan gölüne çevirmişlerdir. Bu haydut devletin temel felsefesi, “PRAGMATİK” felsefedir. ( kendilerine yarar sağlayan yanlış bile olsa doğrudur. Doğru olan şey de kendilerine yarar sağlamıyorsa o da yanlıştır.) Afganistan’a, Libya’ya, bir milyon insanı öldürdüğü Irak’a gitmeye gerek yok işte Gazze gözümüzün önünde. 190 parmak, bir parmak etmiyor. Maalesef son oylamalarda gördük ki dünya, beşten değil, bir parmağın dünyadan büyük olduğunu gözümüze sokarak kabul ettirdiler. Haydutlar, hırsızlar ve kanun kaçakları kendi tıynetlerine göre yaptıkları kanunları yine kendi tıynetlerine göre uyguluyorlar.
3 çeyrek asrı geçen ömrümde biri post modern olmak üzere on sene de bir, tam beş tane darbe gördüm. Hepsinin altında 73 senedir dost görünen büyük şeytan Amerika’nın olduğunu umarım, artık ülkemde bilmeyen kalmamıştır.
Allah ülkemi ve bütün dünya ülkelerini, bu büyük şeytanın kanunlarından da, şerrinden de korusun. Âmin…
Lanet olsun bu ABD ye. Dünyaya meydan okuyor. BM sanki oyuncak. Diğerleri piyon, maşa sanki. Erdoğan boşa söylemedi hocam. Ama bu böyle gitmez. Allah'in bir bildiği var. İnşallah düzelir, bir çare ortaya çıkar.
Âmin âmin âmin. Her yükselişin elbet inişi de olur. Bakalım ABD'nin, İsrail'in, İngiltere'nin, Çin'in inişleri nasıl olacak! Yaşarsak göreceğiz.