Belgeselde izlediğim Japonya’da yaşanan bir olayı ben de siz okurlarımla
paylaşmak istedim.
Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon bunun için evinin bir duvarını
yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında çukur bir boşluk
bulunurmuş. Duvarı yıkarken arada dışarıdan gelen bir çivi ayağına battığı için
sıkışmış kertenkele görür. Adam bu manzara karşısında kendini kötü hisseder ve
aynı zamanda meraklanır da. Kertenkelenin ayağına çakılmış çivi ürpertir onu.
Muhtemelen bu çivi,birkaç yıl önce evin tamiratı yapılırken çakılmıştı. Nasıl
olmuştu da kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan aç susuz yaşamayı
başarmıştı? Karanlık bir duvar arkasında hiç kıpırdamadan yaşamak çok zor
olmalıydı. Sonra bu kertenkelenin hiç kıpırdamadan bunca yılnasıl yaşadığını
düşünür.
Çalışmayı bırakarak kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden çıktığını fark
edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle. İnanılmaz!
Adamı sersemletir gördüğü manzara karşısında adam adeta şok olur. Bu nasıl
bir sevgidir? Ayağı çivilenmiş kertenkele, diğer kertenkele tarafından
beslenmektedir.
Yine Manisa’da bir arkadaşımdan dinlemiştim. Piknik için gittiği organiza
sanayinin karşısında mangal yaparlarken mangalın başında bir kedi peyda olur.
Kendiye verdikleri köfteyi kedi yemez ağzına alır ormanın içine gider. Tekrar
mangalın başına gelir. Yine verilen ikinci, üçüncü köfteyi de kedi yemez ormanın
içine gider tekrar döner. Arkadaşın dikkatini çeker. Verdiği dördüncü de köfteyi
de ağzına alan kendi ormanın içine giderken arkadaş da arkasından takip eder
bakar ki ormanın içinde gözleri görmeyen bir yavrusu vardır. Ana kedi aldığı
köfteleri yemeksizin aç olan yavrusuna taşır.
Gelin bu iki canlı arasındaki yardımlaşmayı ve ülfeti kendimize göre
değerlendirelim. Bilgiye ulaşmamız hız kazandı ama insanlar arasındaki mesafe
de aynı hızla birbirinden uzaklaştı. Sevdiklerimizi menfaat için sevmeyelim ve
sevenlerimizi de asla unutmayalım.