Osmanlı döneminde İstanbul’da kalender meşrep olarak yaşayan ve beş altı dil
bilen Filozof lakabıyla anılan Rıza Tevfik varmış. Bu Filozof Rıza Tevfik bir
Ramazan günü elindeki tütünü tüttürerek İstiklal caddesinden Taksim’e doğru
çıkarken zaptiyeler yakalar : “ Sen Müselman değil misin, haydi yürü
karakola?” dediklerinde, bizim filozof İbranice: “ Ben Yahudi’yim.” diye, karşılık
verir. Zaptiyeler tereddüde düşerler hemen orada dükkânı olan Yahudi
Salamon’u çağırırlar: “ Salamon! konuş bakalım. Biz bunu Müselman sandık
ama bu ‘Yahudi’yim’” diyor. Yahudi Salamon bizim Müselman filozofla İbranice
konuşmaya başlar. Bizim Müselman Filozof Rıza Tevfik Yahudi Salamon’a : “
Aman Salamon, yaman Salamon ne olur beni ele verme. Şimdi karakola
gidersem halim harap” diye yalvarmaya başlar. Yahudi Saloman Filozof Rıza ile
konuştuktan sonra zaptiyelere döner : “ Valla billa bu, benden de Yahudi .” der.
Buraya bir nokta koyalım.
Her Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazan ayının son haftasında hırsız
Nethanyahu hırsızlığını örtmek için 14 Mayıs’ta başlattığı bombardımanla
gece gündüz demeden Gazze’ye yağmur gibi bomba yağdırıyor.Şu ana kadar 63
çocuk, 36 kadın 212 Filistinli kardeşimizin hayatını kaybettiği şehit sayısı devam
ediyor. Bu arada yaralananların sayısı ise 1500 ‘ü geçti. Bu yazı yayınlanasıya
kadar kaç ocak sönecek, kaç şehit olacak belli değil. Bu vahşet karşısında
milletimiz ve milletimizin adamı sayın Cumhurbaşkanımız dışında vahşete ses
çıkaran hiçbir Arap ülkesi yok. En büyük hobim haber seyretmekti. 14
Mayıs’tan beri haber bültenlerini seyredemiyorum. Gazze’de düşen bombalar
sanki benim, milletimin, çocuklarımın ve torunlarımın başına, benim ülkemin
hastanelerine ve devlet binalarına düşüyormuş gibi içim sızlıyor. Ben
dindaşlığımın dışında görüntülere insan olduğum için üzülüyorum. Ama medeni
dediğimiz Avrupa ülkeleri vahşeti desteklemek için ülkelerinin devlet binalarına
İsrail bayrakları asarak zulme ve vahşete destek veriyorlar. Demek ki bunlar
medeni filen değiller rahmetli Akif’in deyimiyle “ Tek dışı kalmış canavarlar”
Lise öğrencisi iken felsefede Yahudi ırkı geçince “ Hocam bu Yahudiler çok mu
akıllı?” dediğimde, Hocam “ Oğlum dünyanın en aptal milleti Yahudilerdir.”
dediğinde, şaşkınlığımı ifade ederek “ Nasıl oluyor hocam, ticarette ve başka
konularda en başarılılar” diye karşılık verince, Hocam: “ Oğlum, bunlar kadar
nankör ve hain bir millet yoktur. Ekmeğini yediği, suyunu içtiği her millete
ihanet etmişlerdir. İhanetleri ve nankörlükleri sonucunda da Babil’den tutun
da İspanya, Almanya Nazilerine kadar tarihte bir çok kitlesel katliamlara
maruz kalmışlardır. Eğer nankör ve hain olmasalardı, bugün dünyanın en
kalabalık milleti olurdu. Hatta Çin’den daha kalabalık olurlardı.” dedi. “ Peki,
bu ticaretteki başarıları nereden kaynaklanıyor?” “ Katliamlar dolayısıyla
dünyanın her tarafına dağıldıkları için Türkiye’deki bir Yahudi Amerika’dan veya
dünyanın her hangi bir ülkesinden ithalat yapmak istediğinde oralara gitmeden
orada bulunan Yahudi Yasef’den en ucuz malı yol, otel masrafı yapmadan ithal
edebilmektedir. Bizim Türk tüççar ise Amerika’ya gidecek, uçak parası, otel
parası, oradaki en sağlam en ucuz malı bulabilmesi için günlerce orada kalacak
piyasa araştırması yapacak. Dolayısıyla Yahudi tüççarlar bizim tüççarlara
nazaran bu konuda daha avantajlılar.” diye, aramızda bir diyalog geçmişti.
Gerçekten nankörlükleri ve ihanetleri yüzünden tarihte birçok katliamlara
maruz kalmışlardır. Nitekim II. Beyazıt 150.000 Yahudi’yi gemi göndererek
İspanyol katliamından kurtarmasına rağmen, yine en büyük ihaneti de Filistin’i
kendilerine vermeyen cennet mekan Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit’e
yapmışlardır. Kendisini tahttan indirmeye gelen heyetin içinde Emanuel
Karasu’yu görünce çok üzülen Abdülhamit “ Bu Yahudi’nin aranızda işi ne? “
diyerek derin üzüntüsünü beyan etmiştir.
Şimdi Yahudileri bırakalım da gerçek Yahudilere gelelim. Yahudi Salamon’un
bizim Filozof Rıza Tevfik ile görüştükten sonra zaptiyelere “ Valla billa bu,
benden den Yahudi” dediği gibi, Arap ülkelerinin başındaki Selman, Zayed,
Sisi , Esed ve Faysal’ın Filistin’deki olanlar karşısında kılları kıpırdamıyor.
Yahudi asker, Filistinli bacımıza tecavüzünü sere serpe medyaya anlatırken,
Irak’ta Ebu Gruyep Hapishanesindeki Amerikan Conilerin rezaletleri tüyler
ürpertirken bu saydığım isimler mazlum ırkdaşlarının ve dindaşlarının yanında
yer alması gerekirken, koltuklarını kendilerine bahşeden batılı efendilerini
memnun etmek için seferberler. Biri sahte tabloya 450 milyon dolar, biri
silahları değil de karton üzerinde gösterilen silah resimlerini milyarlarca dolara
satın alıyor, diğeri de milyarlarca dolar vererek futbol kulübü satın almaya
çalışıyor. Ve yüzlerine “ Ben olmasam o koltuğunuzda bir hafta oturamazsınız”
aşağılaması karşısında ise sadece sırıtıyorlar. Suriye’de karda, kışta, aç, açıkta
kalan ırkdaşları, bombalar altında kalan yavrucuklar, iffeti kirletilen bacıların
göz yaşları, baba değil deden yadigari tapulu oturduğu evden ceketini dahi
almadan yaka paça atılan mazlumlar, bunların nasırlarmış vicdanlarını hiç
sızlatmıyor. O halde bunlar Kim?
1-Bunlar batının Siyonist okullarında okuyan beyni iğdiş edilmiş, mangutlaşmış
Yahudi’den daha Yahudi haline gelmiş Arap liderleri. Halkına karşı değil, batılı
Siyonistlere karşı sorumlu, Yahudi’den fazla Yahudileşmiş Yahudiler. Veyahutta;
2- Hayber artıkları. Bunlar peygamberimizin ırkdaşı olamazlar. “ Kenarı Dicle’de
bir kurt kapsa koyunu. Gelir Adli İlahi sorar Ömer’den onu” diyen, Hz. Ömer’in
hemşerisi olamazlar.
Medeni denen batıya gelince;
Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek
yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman
doktorlarca girişilen her çabaya ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna
edilemez. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini
üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya ölülerin vücudunun kanayıp
kanamıyacaağına dair bir soru yöneltir. Hasta: “ Tabii ki kanamaz. Çünkü
ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur.” der.
Bunun üzerine psikiyatrist küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir
müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi
ilginçtir. “ Lanet olsun! Ölülerin de kanı, kanarmış.”
Fıkranın burasında sözü İbni Sina’ya bırakalım: “ Hiç kimse görmek istemeyen
biri kadar kör olamaz.” Cenab-ı Hak da : “ Küfür tek millettir” buyuruyor.
Dünyada olup biteni hep Haçlı gözlüğü ile görüyorlar. Bunlar, Gazze’ye
yağmur gibi bomba yağarken, mini minnaçık çocuklar enkaz altında ana
kucağında anasıyla beraber can verirken, elindeki taşla kendilerini müdafaa
etmeye çalışan Filistinli çocukları, kadınları ve Filistinlileri suçlu görerek devlet
binalarına astıkları bayraklarıyla Yahudi için ağıt tutmakta ve Yahudi’ye destek
vermektedirler. Tek millet olmanın yanında aynı zamanda tek gözlüler. Hepsi
de görmek istedikleri şeyleri görüyorlar. Görmek istemediklerine karşı kör
gözlüler.
Demek ki dünyada Yahudi ‘den fazla Yahudi var. Filistinli kardeşlerimiz de
sadece İsrail’deki 6 milyon Yahudi ile değil, başta Arap ülkelerinin liderleri
olmak üzere ellerindeki taşlarla tüm dünya ile savaşıyorlar. Rabbim nusretini
üzerlerinden eksik etmesin. Âmin… www.kadirkeskin.net