Üç türlü bilgi edinme yolu vardır: 1- Akil yoluyla ki bu yol erdemli bir yoldur.2- Çalışma yoluyla elde edilen bilgiler. bu zor bir yol olup, öğrenilmesi de zor bir yoldur. Edison ampulü bulmak için bini aşkın deney yaptığı söylenir. 3- Tecrübe yolu ile elde edilen bilgiler de zor elde edilir ama bu bilgiler arasında en kolay elde edilen tecrübi bilgilerdir.
Onun içindir ki. herkes hayatı, kendi yanlışlarını yaşayarak öğrenir. Ancak elbette bütün yanlışları yapacak kadar uzun yaşayamayız. O nedenle başkalarının yaptığı yanlışlar edindiği tecrübeler bizim için en büyük muallimdir.
Değerli okurlarım sizler de etrafınızda hayatı yanlış yaşayanların durumlarını muhakkak izliyorsunuzdur. Çevrenizde yaşanılan yanlışları dikkate alıp ondan ders çıkarmazsanız, bir gün siz de o yanlışı yaparak, o yanlışı yapanın durumuna düşersiniz.
İşte bu yanlışlardan ders çıkarmanız açısından ben de size bugün gerek seminerlerimde yapılan pişmanlık itiraflarıyla, gerekse bizzat sosyal medyadan hesabıma gelenleri size arz ederek takdirlerinize sunuyorum. Umarım sizler için yararlı olur.
1-“Sayın hocam! Sizi sürekli gençlerle beraber görüyorum. Allah size güç kuvvet versin. Ne olur onlara söyle. Karar verip evlenirken mutlaka büyüklerinin olurlarını ve onaylarını alsınlar. Evlendikten sonra da ilk kocalarının ne kadar çilesi varsa çeksinler. Özgür yaşama adına sonu olmayan maceralara girmesinler. Sizin de tanıdığınız ilk eşim, çocuğum (……….)’mun babası meğer melek gibi adammış. Maalesef kıymetini bilemedim. Mesleğime güvenerek, maddi anlamda ayaklarımın üzerine durabilirsem her şeyin düzeleceğini sanmam en büyük hatam oldu. Bir dul kadının parası ve mesleği olsa da toplum içinde kendi ayakları üstünde kalabilme zorluğunu bizzat yaşadım. Ailecek görüştüğümüz arkadaşların beylerinin bile bir anda ne kadar değiştiğini ve gerçek yüzlerini ibretle gördüm. Başarı, huzur olursa lezzet veriyormuş. Huzursuz başarı mücadelesinde insan gıdım gıdım eriyor. Dul kalmamak için yaptığım ikinci ve üçündü evlilikler hep hüsranla ve acıyla sonuçlandı.
Nefis Kalbe karşı durdu,
Gelen vurdu giden vurdu.
Aradığım çok şey değil,
Yalnız ve yalnız huzurdu.
Onun da kıymetini ben bilemedim.” ( İsmi mahfuz)
2-Sayın hocam! Dünkü seminerinizde benim hayatımı anlattınız sanki. Keşkelerle dolu kocaman ve boş bir hayat. Hocam boşanmada, yanında olan yengeler, akrabalar, hatta “sen daha iyisine layıksın” diyen herkes, meğer hepsi yalanmış. Boşandım ve suçlu ben oldum. Boşanmam için bana destek olanlar: “ Çekseydin ya!” dediler. Şimdiki aklım olsaydı, asla yuvamı yıkmazdım. Severek, âşık olarak evlendiğim kocamı ve evimi kendi ellerimle ikinci kadına teslim ettim. Kendi evim varken şimdi ben 9 yıldır baba evinde sığınmacı gibi yaşıyorum. Bu yüzden Suriyeli kardeşlerimizi çok iyi anlayabiliyorum. Asla doğduğum, büyüdüğüm evi kendi evim gibi göremedim. Evlenince insan, baba evine yabancı kalırmış derlerdi de inanmazdım, doğruymuş hocam. Şimdi TOKİ’den ev çıktı. İnşallah çalışır, kimseye minnet etmeden ödeyebilirim. Çok şükür Rabbime, dualarım kabul oldu, kızımla yaşayacağım. Yeni bir ev, yeni bir hayat, kızımla mutlu oluruz inşallah. Kızım yanımda oldu mu yıkılmam hocam. Kızım benim nefes arkadaşım, can yoldaşım, canım her şeyim…
2- Sayın Hocam! boşanmak isteyen arkadaşlarıma asla “boşanmayın” derim. Ben boşandım ve 9 yıl oldu. Kızım üvey babada büyümesin diye evlenmeyi düşünmedim ve düşünmek de istemiyorum. Sizin de seminerde söz ettiğiniz gibi kızıma üvey baba kokusu koklatmak istemiyorum. Ama yanımda kızım da olsa yalnızlığın ağırlığı çok büyük ve yalnızlık çok zor. Ne olur, genç bayanlar eşlerinin iyi taraflarını düşünsünler ve yuvalarını yıkmasınlar. İnsanın yılları, doğduğu evden daha fazlası, kendi evinde geçiyor. Telli duvaklı gelin çıktığım baba evine dönmenin ne kadar zor olduğunu hiç düşünmemiştim. Tam dokuz yıldır baba evindeyim. İnanın doğduğum büyüdüğüm bu evde, ailemin ilgisine rağmen sığınmacı gibiyim.
Size gönderdiğim bu mesajımı, seve seve yazabilirsiniz. Hatta seminerlerinizde de okuyabilirsiniz. Başka eşler benim durumuma düşmesin. Hocam arkadaşlar eşlerine sahip çıksınlar, gerekirse bir şans tanısınlar, gelin gittiği yuvasında, yuvalarını terk etmesinler ve asla eşlerinden vazgeçmesinler. Giden geri gelmiyor hocam. Büyütmekte olduğunuz canınız evladınız bir kızınız varsa asla ikinci evlilik olmuyor, hayali bile ürkütücü. Gençler benim gibi ham hayallere kapılıp geleceğini karartmasınlar. Yuvalarına sahip çıksınlar. Sonradan,“keşke, şimdiki aklım olsaydı” gibi pişmanlık fayda vermiyor. Yaşadığım hayat şerit gibi gözümün önünden geçtikçe, kızımın yanında gözyaşlarımı içime akıtarak ağlıyorum. Baba sevgisinden yoksun çocuk yetiştirmek çok zor. Gösterdiğim anne şefkati, bu açığı kapatamıyor. Boşanmak isteyen bütün bayan kardeşlerime zararın neresinden dönerseniz kârdır, diyorum. Yuva kolay kurulmuyor. Borç harçla kuruluyor. Yuva bozuldu mu beğenerek aldığımız eşyalar eskiyor, göze görünmüyor, hatta bazılarını gecenin karanlığında çöpe atıyorsunuz. Ama o eşyaların bıraktığı anılar ve yaşanılan güzel yıllar unutulmuyor.
Hocam, semineriniz benim ve arkadaşlarım açısından çok yararlı oldu. Yuvaları konusunda sıkıntı yaşayan arkadaşlar sizi dinledikten sonra fikirleri değişti. Ne olur sizi daha sık dinleyelim. Biz gençlerin, siz büyüklere çok ihtiyacı var. Sizi tekrar dinlemek istiyoruz.” ( İsmi Mahfuz)
3-"TELAFİSİ OLMAYAN PİŞMANLIKLAR" Adlı kitabımı okuyan bir okurumun maili:" sayın hocam kitabınızı yüreğim sızlayarak okudum. keşke önceden bu kitabız elime geçseydi . de yanlış bir karar vermeseydim. sayın hocam dul kadın olmak toplum içinde yalnız kadın olmak. çok zor. Daha önce ailecik görüştüğünüz insanların bile gerçek yüzünü görmek ne kadar ibret verici olduğunu görüyorsunuz. Gelen her darbe ile mücadele etmekten gövdeniz kalınlaşıyor. . Her darbede kabuk tutar dul kadının yüreği. Tıpkı ağaç gövdesi gibi.. Her dalgada sallanan, her fırtınada çatırdayan gemiler gibi. Her seferden sonra huzurlu bir liman arar. Bulduğu her limanda ilk limanın huzurunu arar. Dolayısıyla bulduğu her limanda kök salamaz.Koca demek derin kökü olan ağaç demektir. Her bulduğu yeni ağaçta ilk bulduğu ağaçta açan çiçeklerin rengini ve kokusunu arar. Ama ne mümkün. İnsanın kendine yaptığını düşmanı yapmıyor. Pişmanım çok pişmanım. Keşke şimdiki aklım olsaydı da o hatayı yapmasaydım. Toplumda zordur dul kadın olmak. Toplum içinde “ Köksüz hayattır EŞSİZ KADIN” ( İsmi Mahfuz)
4- “ Telafisi olmayan Pişmanlıklar “ adılı kitabımı okuyan bir okurum:: Kadir bey merhaba,
Kusura bakmayın bu şekilde direkt yazıyorum ama bir umut ve teselli olarak siz sevgili büyüğüme yazmak istedim. İsmim (........) Boşanma arifesindeyim ve ailemi kurtarmak için gösterdiğim tüm çaba maalesef sonuçsuz kaldı. Ne yapabilirim diye internette dolaşırken sizin “Telafisi Mümkün Olmayan Pişmanlıklar” adlı kitabınıza ulaştım. Burada evlilik ile ilgili kısımları okudum. Akabinde de hemen sizin iletişim bilgilerinizi aradım. Sağolun web sitenize koymuşsunuz. Ve ulaşır ulaşmaz size yazmak istedim.
Sevgili hocam,
Ben 10 senelik evliyim. 5 ve 8 yaşlarında iki çocuğum var. Eşim maalesef 2 ay evvel benden boşanmak istediğini söyledi. Temel sebepler olarak ise sevgisizlik, ilgisizlik, değer vermeme, küçük düşürme, fevri hareket etme gibi sebepler gösterdi. O günden beri uğraşmama ve elimden gelen her şeyi denememe rağmen, maalesef kendisini ne boşanma kararından vazgeçirme ne de bu süreci uzatıp en azından aile terapisti vb. ne gidip destek alma konusunda ikna edemedim. Elbette hatalarım oldu ama bu işin buraya geleceğini ve yuvamın dağılacağını hiç düşünmemiştim. Bana tavsiyeniz ne olur hocam. Çok üzgünüm ve acı çekiyorum. İsmi Mahfuz
5-Sayın hocam, sanırım bunu yazan bir erkek...
Erkek tüm gün çalışır, olmadık eziyet, mobing, hakaret çeker ama eve gelince eşine hissettirmemek için hiç konuşmaz. Kadın tüm gün evde yalnız veya çocuklarla uğraşır. Kocasının ne çektiğini bilmeden kendi çektiklerini paylaşmak ister. Ama kocasının bir cümle bile şikayet dinleyecek takati kalmamıştır. Aslında kocasına bir dokunsa bin aaaahh işiteceğini bilmez. Ama egosantirik olarak önemli olan kendinin dinlenmesidir. Umduğunu bulamayınca "kocam bana değer vermiyor, sevgi göstermiyor" mazereti ne sığınır. Oysa kocasına bi sorsa neler çektiğini!!!
(Ayniyle vaki)
6- Bir öğrencimin itirafı: “Hocam! Annemin çift kişiliğini bir türlü hazmedemiyorum. Evdeki davranışları ile dışarıdaki davranışları arasında yüz seksen derece bir farklılık var. Evde özellikle babama karşı sert ve kaba davranan annem, dışarı çıktığında tam bir hanımefendi oluyor. Dışarıdaki hareketlerini inceliyorum. Geçenlerde alış-veriş yaptığı mahalle bakkalına nazikçe teşekkürü, işyerindeki beylerle konuşurken son derece nazik ve kibar konuşan bir annemle karşılaşıyorum. Annem neden dışarıda başkalarına gösterdiği bu inceliği ve nezaketi, evdeki babama göstermiyor, anlamıyorum. Oysa babam, dışarıda nezaket gösterdiği beylerden daha beyefendi, nazik bir insandır. Elin adamıyla güzel geçinip, kendi kocasıyla hep tersine gitmek olacak iş midir? Yanlış anlamayın hocam! Annem ahlaksız bir kadın değildir. Namusu konusunda da son derece dikkatlidir. Bu konuda asla taviz vermez. Bu konuda, özellikle kız kardeşim konusunda da çok hassastır. Ama dışarıda, hatta mahalle bakkalına gösterdiği nezaketi, evde babamdan esirgemesini bir türlü hazmedemiyorum.
Arkadaşlarımla konuyu paylaştığımda benim gibi bazı arkadaşlar da aynı konulardan şikâyetçi. Yarın evlendiğim hanımım annem gibi davranırsa, inanın hocam evimde bir saat bile tutmam!” diye devam eden bir gencin itirafları.
7- Evimize temizliğe gelen gündelikçi bir kadın yıllar önce yaşadığı bir anısını anlatmıştı. Memleketimde Lisede okurken okulun en havalı en güzel kızlarından biriydim. Diğer sınıfta okuyan iri yarı gözlüklü pekte yakışıklı olmayan bir oğlan bana aşıkmış. Arkadaşlarımı aracı sokmuş benimle arkadaş olmak istiyormuş. O koca kafaya mı kaldım" diyerek arkadaşlık teklifini reddettim.
Benim gözüm okulun en yakışıklı en uzun boylusu olan eski eşimden başkasını görmüyordu. Meğer bilmeden boyuna posuna aldanıp itin biriyle evlenmişim.3 yıl evlilikten sonra boşandım..
Not: 1-Sayın M. Fevzi Odabaşı beyefendiden bir alıntı.
Yazımın girişinde ifade ettiğim gibi hayatı yaşadığımız yanlışlarla öğreniriz. Ama ömrümüz bütün yanlışları öğrenip ders alacak kadar uzun değil. Ohalde Başkalarının yaptığı yanlışları örnek alalım ki bizden sonra geleceklere kendimiz ibret olmayalım.
2- Bu yazımı, linkini https://www.manisahaberajansi.com/yazarlar/kadir-keskin/ask-aklini-degilde-deliligi-arkadas-edinirse-ne-olur/86029 verdiğim bu yazımla beraber okuyun.www.kadirkeskin.net
Seminerimden sonra boşanan iki katılımcının kendi rızaları dâhilinde şahsıma gönderdiği iki mesajı da sizinle paylaşmak istiyorum. Buyurun:
11 Ağustos 2018 günü Manisa’da bir kamu kuruluşunda verdiğim seminer sonu gelen mesajlardan biri ile yazımı noktalamak istiyorum:
Sevgili hanımlar! Yuvayı yapan dişi kuştur derler, doğrudur. Bu itiraflara hiç bir yorum eklemeyeceğim. Yalnız şunu söyleyeceğim. Boşanma olur mu? Elbette olur. Cinsel kusur, tedavisi mümkün olmayan zararlı alışkanlıklar, yüz kızartıcı suçlar, aldatma, hırsızlık, erkeğin eve bakmaması, kazandığı parayı eve getirmeyerek gece hayatında harcaması, alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığı gibi kusurlar varsa, bu tür eşlerle yaşamak, dünyada cehennemi yaşamaktır. Ancak hastalık derecesindeki kıskançlık, büyüklerin kaprisi, zan, yanlış ve yanıltıcı bilgi, bazı bilgilerin saklanması, asılsız dedikodu gibi sun’i sebepler yüzünden de yuvanızı yıkıp, yeni yuva kurma arayışına girmeyin. Şunu aklınızdan çıkarmayın! Hiçbir evlilik birinci evlilik gibi değildir.
Eşlerin en büyük yanlışlarından biri de eşleriyle yaşadıkları mutlu ilişkileri çevresiyle paylaşmazken yaşadıkları sıkıntıları, gözlerindeki yaşlarla kurşun asker gibi annelerine, babalarına, yengelerine anlatmaları ve farkında olmadan yakınlarını eşlerine karşı düşman yapmaları. Daha sonra da yaşanılan bir sıkıntı ile de zaten şartlandırdığınız anneniz, babanız sizin gözyaşınıza dayanamıyor ve “boşan kızım” deyip, sizin yuvanızın yıkılmasana sebep oluyorlar.
Unutmayın! Kör, köre kılavuzluk yaparsa her ikisi de çukura düşer. Kadın erkek birbirinizin iyi taraflarını görün. Kendi gözyaşlarınızla kör ettiğiniz anne- babanızı kılavuz seçmeyin. Seçerseniz hepiniz de çukura düşersiniz. Sonunda da “keşke şimdiki aklım olsaydı”, sözcüğünü ömür boyu tekrarlamak zorunda kalırsınız.
Bugün okuduğum gazete haberlerinde“Uyuma” haber hattı ile güvenlik güçlerimiz sokak sokak uyuşturucu ile mücadele savaşını başlatmış. Adana, Ankara- Sincan, Konya, Kütahya, Afyon, İzmir gibi girip çıktığım cezaevlerinde gördüğüm gençlerle, Türkiye genelinde dolaştığım okullardaki problemli olan gençlerin yüzde sekseni parçalanmış aile çocuklarıdır. Uzakta değil Akhisar’da seminer verdiğim bir okulun 450 öğrencisinden 167’sinin parçalanmış aile çocukları olduğunu okul müdürü arkadaşım söylediğinde şok oldum. Tehlikenin ne boyutta olduğunu da takdirlerinize bırakıyorum. Bence sokak sokak uyuşturucu ile mücadele yerine, ev ev aileyi yaşatma mücadelesi yapılırsa daha isabetli olur. Böylelikle sinekle mücadele yerine bataklığı kurutmuş oluruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: