Anne olmak, insanın hayata yeni gözlerle bakmasıdır. Çocuğunun ilk nefesiyle birlikte, senin de eski kimliğin susar, yepyeni bir kimlik uyanır. Kimi zaman sabrın sınırlarını zorlayan uykusuz geceler, kimi zaman küçücük bir gülüşle bütün dertleri silen mucize anlar… Annelik, hayatta hiçbir teorinin öğretemeyeceği bir bilgeliği sana armağan eder.
Tek ebeveyn olarak anne olmak ise bu yolculuğun ayrı bir boyutudur ama tek tanımı değildir. Çünkü aslında hangi koşullarda olursa olsun, annelik başlı başına bir meydan okumadır. Bir kadının hem kendisini hem de evladını yeniden inşa etmesidir. Tek ebeveynlikte yalnızca bu meydan okuma biraz daha keskinleşir: İki kalbin yükünü tek elde taşımak, iki farklı geleceğin umudunu tek gözde büyütmek, iki kişilik cesareti tek bedene sığdırmaktır. Ama bütün bunların ötesinde annelik, çoğu zaman hiç kimseye anlatılamayan; sadece anne ile çocuk arasında sessizce yaşanan bir sırdır.
Bugün kızımın doğum günü. Onunla beraber ben de yeniden doğdum. On üç yıl boyunca bana öğrettiği şey şudur: Hayatta kalmanın en gerçek sebebi, varlığına tutunduğun bir evlattır. İnsan, evladının gözlerinde hem kendi kırıklarını görür, hem de o kırıkları onaracak gücü bulur. Ve işte o an anlarsın ki annelik, yarım kalmak değil; bütünlenmektir.
Annelik, çoğu zaman görünmez bir emeğin adıdır. Kimse görmezken sessizce verilen savaşların, gizlice dökülen gözyaşlarının ve sadece bir tebessüm uğruna katlanılan fedakârlıkların adıdır. Bir annenin elleri yorulur, ama yüreği asla pes etmez. Çünkü anne olmak, hayata sürekli yeniden başlamak, her sabah çocukla beraber büyümektir.
Ve ben biliyorum ki, kızımla geçirdiğim on üç yıl bana bütün hayat kitaplarının öğretemediği bir hakikati öğretti: Güçlü olmak, hiç yorulmamak demek değildir; güçlü olmak, yorgunluğuna rağmen evladına gülümseyebilmektir. İşte bu yüzden annelik, insana verilen en zor ama en güzel sınavdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: