2030 Firavunların Tuzunun Koktuğu Yıl Olacak.!
Ve başlarında öyle bir bomba patlayacak ki kıyamete kadar bir daha hiç unutulmayacak.
Malum, onların 2030 hayali var Bizimse Hakk’ın vaadi..
Onlar 2030 da "dünyayı resetleyip geleceği dizayn edeceklerini" hayal ediyorlar.. Biz ise onların deşifre olduklarını ve sonlarının çoktan yazıldığını görüyor Hakk’ın vaadine güveniyoruz..
Çünkü artık maskeleri düştü..Takke düştü kel gözüktü..
Üst akıl dedikleri aslında ise şeytani olan bu akıl, adeta Allah’a savaş açmış durumdadır. Açıkça fıtratla savaşıyorlar. İnsanın, hayvanın, doğanın, suyun, havanın hatta mevsimlerin bile kodlarıyla oynuyorlar.
Soluduğunuz hava zehirli, içtiğiniz su kısırlık sebebi, yediğiniz ekmek ise genetik bir ihanet gibi. Büyük Reset’in 2030 tuzağına düşmek üzereyiz…
Ama unutulmasınki; Deşifre olan onlar, uyanan ise BİZİZ.!
İşte bu yazı, fıtrata ihanet edilmemesi için son bir çığlıktır.
Güzel haberlerde var tabiki; Mesela artık yalnız değiliz.. Zira dün tuzağı fark etmeyip Covid İĞNESİNE dört nala koşup kollarını uzatanlar bugün artık yanımızda saf tutuyorlar. Her geçen gün sesimiz dahada yükseliyor, gök gürültüsüne dönüşüyor.
Halbuki bir zamanlar pandemi sürecinde sesimiz kısık, sayımız ise çok azdı.
Gücümüz tabiki kalabalık oluşumuzdan gelmiyor.. Bilakis gücümüz Hakk’tan, davamızın haklılığından geliyor..
Yıllardır yapılan tahrip, öyle dehşetli bir tahrip ki tarihte belki emsali görülmemiştir..
Mesela chemtrails ile düzenli havayı zehirliyorlar. Sanki atmosfer onların babaların çiftliği yada kendi mülkiyetlerişmiş gibi..
Gıdaların ise genetiğini değiştiriyor, suyu da klorluyorlar. Tüm bunları da “bilim” adı altında yapıp meşrulaştırıyorlar.
Zaten Teknoloji ve Bilimi ele geçirmiş durumdalar ve kendi çıkarları için kullanıyorlar. Bilhassa sağlık alanında kriterleri kendi belirliyorlar. Sağlık alanında yetişen bir çok kişiyi kendi kurdukları sistemde, kendi öğreti ve kriterleri ile yetiştiriyor, kendi kitaplarını okutuyorlar.. Bu sistemde yetişenler GENELDE onların belirlediği kriterleri DOĞRU kabul ederek yetişiyor..
Kısaca 2000 li yıllarda en büyük tehdid, belki BİLİM,TEKNOLOJİ ve SAĞLIK eliyle geliyor..
Çok şükür şimdi ise insanlık topyekûn bir dönüşümün eşiğinde… İnsanlık artık uyanıyor. Sırtındaki yükü, boğazından geçen zehri, aklına sokulan yalanları fark etmeye başladı. Ve artık o klasik soruyu sormaya başladı; “Ben gerçekten ne yiyorum, bize ne yediriyorlar?”
Yediklerimiz şeklen domates ama acaba fıtratı başka bir şey mi.?
Mesela Domates içine DOMUZ GENİ koysalar kim bilecek, fark edecek.?
Süt içiyoruz ama bu aşılı olup GDO'lu yemlerle beslenen bir hayvanın hormonlu salgısı mı?
Buğday, prinç yiyoruz, ama acaba aslında kısırlık tohumu mu yiyoruz.?
Ve belkide en çarpıcı soru aslında şu; “Biz yediklerimizle NEYE dönüşüyoruz.?”
Maalesef kendi ellerimizle seçtiğimiz Hükümetler ise bu dönüşüme ve GDO'lu gıdaların tüketilmesine onay veriyor.! En acısıda burası.. Hatta Hibrit tohumun satılmasına izin verip ATA TOHUMUN satılmasını yasaklıyorlar..
UYUŞUK BİREYLERDEN, DİRENÇLİ TOPLUMA
Hiç düşündünüz mü; İbadet etmeniz gerektiğini bilirken ve buna inanırken NİYE ibadet edemiyorsunuz? Niye tepkisizsiniz.? Kim bilir, cevap belkide midenizde saklıdır.! Yediğiniz o GDO’lu ekmek, pirinç ve daha yüzlerce gıda beyninizdeki karar ve tepki mekanizmasını sanki felç ediyor ve kalbinizi karartıyor..
Şunu sakın unutmayın; Sizler yediklerinin eserisiniz.! Yedikleriniz ise sizin yakıtınız.. Nasıl ki bozuk yada içine su karıştırılmış bir yakıtı aracınıza koysanız aracınız TEKLER ve PERFORMANSI DÜŞER, aynen öyle de yedikleriniz sizi o derece etkiler..
Uyan ey Muhatap.!
Senin bu yapaylıklarla artık sadece karnın değil, zihnin de doyuruluyor. O fıtratı bozuk, zararlı ve katkılı gıdalarla senin düşünce kabiliyetini, duygularını, hatta ibadet şuurunu bile törpülüyorlar.
Farkında mısın.? Tepkilerini kaybettin. Gündeme dair refleksin ya yok gibi ya da yetersiz.. SANKİ annesi yada bir başka koyun arkadaşı yanında kesilirken hiç umursamayıp otlamaya, yemeye, içmeye devam eden koyun misali gibisin..
Yıllardır yapılan bilinçli tahribat ne yazıkki ruhunuzun dahi kısırlaşmasına yol açtı.! Dünyada, Gazzede, Doğu Türkistanda, bilhassa İslam coğrafyasında kıyametler koparken, türlü ihanetler, zulümler yaşanırken bizler ise çok tepkisiz ve uyuşuk insanlar oluverdik..
Bu gerçekten nasıl mümkün olabiliyor.?
Daha boykotu bile yapmaktan aciz insanlar var, ki bunu yapmak için müslüman olmak bile şart değil, İNSAN OLMAK YETERLİ..
Ey Muhatap.!
KISIRLIĞI sadece nesep üzerindende okuma. Yediklerimizden hatta olunan aşılardan dahi kısırlık oluşabiliyor.
Covid ile milyarlarca insanı iğneleyip perişan ettiler. Yapmak istediklerini yaptılar, bırakmak istediklerinide insan DNS'sına bıraktılar.. Zaten o covid iğnesini olanlar her fırsatta perişaniyetlerinide itiraf ediyorlar.. Hiç bir eski halleri gibi değil.. Sosyal medya ise bu konuda belki on binlerce itiraf ile dolu.. Bu itirafı yapamayanlar ise "kuyruğu dik tutma çabası içinde olup BEN ASLINDA YANILMADIM Kİ" gayreti ve egosu içinde olanlardır..
Şimdi ise maalesef o zihniyet Topuk Kanı ve Bebeklik Aşılarla çocuklara dadandılar.. Çocuklarınıza sahip çıkın..
Ey Muhatap.!
Çocuğuna o katkılı, yapay ve GDO'lı gıdaları sen veriyor böylece fıtratını bizzat sen bozuyor ve değiştiriyorsun.. Kısaca; onu hakikatte bir nevi zehirliyorsun. Fakat ne garipki onu sevdiğini söylüyorsun.. Ne Zehirli Bir Sevgi ama...
Helal gıda almadığın gün, çocuğunun geleceğini çalıyorsun! Onu çikolatalarla, gofretlerle, cipslerle, asitli içeceklerle, konserve-rafine gıdalarla, katkılı, ilaçlı, GDO'lu gıdalarla besliyorsun. Ve sen hala market reyonlarında dolaşıp çocuğuna o janjanlı ambalajlardaki belki ölüm hediyelerini yediriyorsun.
Nihayetinde ise doktora koşuyorsun. Gerçi yine yanlış yere koşuyorsun.. Çünkü o doktorlar Nebevi bir tıp okumuyorlar.. Bırakın nebeviyi çoğu zaman insani bir tıpta okumuyorlar.. Belki Şeytani bir sistemde yetiştiriliyorlar. Onlarında bir suçu yok. Çünkü bu sistemi onlar kurmadı. İçinde buldular kendilerini ve mecbur kaldılar. Onların suçu; Fark ettiklerinde susmalarıdır.. Konumunu, kariyerini, konfor alanı terk edemeyip susmalarıdır.. Kim bunu yaptıysa şüphesiz ki Allah'a hesabını verecektir.. Yenidoğan Çetelerini hiç unutmayınız.. Ve o çetelerin da sadece bir tane olduğunu zannetmeyiniz..
DEVAM..
Hastaneler ise ‘tedavi’ değil, sanki özellikle hasta ve hastalık üretiyor. Bir nevi ‘kölelik" üretiyor. Gereksiz ameliyatlar, ilaçlar, vehimle korkutup sezeryan'a mecbur edilen hamileler…
Hastanelerde ki Performans sistemi ise, milleti ve devleti kemiren SANKİ bir kanser gibi.!
Permormans ve Primden yüksek bir pay alabilmek için yapılan gereksiz ve sahte testler, tahliller, ameliyatlar, sezeryanlar vs. millete ızdırap olmuş durumdadır. Millet bununla perişan edilirken devlet ise sanki adeta soyuluyor.
Hastaneler sanki ticarethane gibi olmuş.. Sağlık Sistemi zaten özelleşmiş.. İşte bu durum bilinmediği için hastenelerden çok şey bekleniyor ve insanların gözünde büyütülüyor..
İnsanlık bu gerçeği anladığınde ve yüzleştiğinde maalesef çok şey kaybetmiş olacak..
Ey Muhatap.!
Hiç unutmaman gereken şey ise şudur; Tüm sistem bir bütün halinde belki seni hasta etmek, korkutmak, yönlendirmek ve bağımlı kılmak üzerine kuruludur.
İstisnalar varsada kaideyi bozmaz, hüküm ise çoğunluğa göre kesilir.
Ey Muhatap.!
Senin evladın senden helal ve temiz gıda bekliyor. Temiz ve Helal gıda almadığın gün, çocuğunun geleceğini çalıyorsun!
Bu ise senin tercihin.. Ama fark şu ki; Bu tercihlerinin bedelini ödeyen sadece sen olmayacaksın… Gelecek de ödeyecek. Zürriyetinde ödeyecek..
Ve bu Kaderi sen kendi ellerin ile seçmiş, tercih etmiş olacaksın.. Üstelik "canım dediğin, yavrum dediğin, cennetim dediğin" evladına karşı...
Milletimize Çağrı.!
Bu meselenin şakasıda, bahaneside kesinlikle yoktur. Kimse bizlere dayatılanı kabul etmek zorunda değildir. Lütfen kendimizi bile bile kandırmayalım.. Çünkü kendi kendini kandırmayı seçmiş birine dünyada hiç kimsenin, hiç bir uzman ve akademisyenin yapabileceğı bir şey yoktur.
Artık Bahane Yok, Sıra Sende!
Ey Bu Yazıyı Okuyan Güzel Gönül.!
İrade sende… Karar sende…
Bugün attığın her adım ya seni hakikate götürecek, ya da bataklığa saplayacak.. Ve geçen gün daha da batacak ve boğulacaksın..
Seçimlerin ise senin KADERİN olacak.. Sen yazılı bir senoryoyu oynamıyorsun.! Sen neyi seçer, tercih eder, neyin peşinden gider ve gayret edersen O SENİN KADERİN OLACAK.! Çünkü insan iradesinin dahili alanına giren durumlarda İNSANIN KADERİ KENDİ SEÇTİĞİDİR.!
Sadece Allah, senin seçimini ve ortaya çıkacak olan neticeyi ezeli ilmi ile biliyor ve zaten bildiği o şeyi Kader Derfterine (Levh-i Mahfuz) en başta yazıyor.
Unutma, Allah senden “sonuç” istemez.. Ama irade ister, çaba, gayret, samimiyet ister! Bu dünyada sağlıklı ve temiz bir hayatı inşa etmek senin elinde.
Bu savaş sadece bedenin için değil; aynı zamanda ruhun, imanın ve gelecek nesillerin içinde.! Havaya zehir, suya klor, gıdaya genetik oynamaya karşı dik dur.! Çünkü fıtratı korumak, Allah’ın emanetine sahip çıkmaktır.! Ve o emanet bir gün mutlaka SENDEN SORULACAK!
Bugün artık bir karar ver; Ya bu sistemde kurban olacaksın… Ya da DIRENİŞİN BİR SİMGESİ.! Seçim senin..
Çünkü…
Zehirle mayalanan bir çağda, farkındalık ve gayret bir direniştir!
Direni5şin ilk adımı ise; "Bismillah" demektir.
Haydi, Bismillah de ve "güzel bir niyet ile" yeni bir hayata başla..
Yorumlar
Kalan Karakter: