BEBEK KANI ÜZERİNDEN GENETİK SOYGUN ve MİLYARLIK RANT.!
Türkiyenin genetik şifresi yurt dışına mı çıkarılıyor.?
Yenidoğan taraması adı altında toplanan kan örnekleri, NASIL yurt dışına götürüyor ve nasıl milyarlık rant üretiliyor.?
İşte vicdansızların peşindeki o hazinenin korkunç perde arkası;
Malum, bir bebeğin topuğundan sızan kan, sadece onun değil bir milletin genetik şifresidir..
Ve o şifre şimdi maalesef yabancı laboratuvarlarda..
Sahi, bu sistemi kimler besliyor böyle.?
Hadi, gelin şimdi bu meseleye ve bugünkü yazımıza odaklanalım;
Ey şefkat madeni analar, evin direği ve hamisi olan babalar!
Gözlerinizi o masum, yeni doğmuş, cennet kokulu bebeğinizden bir an olsun ayırabiliyor musunuz acaba.?
Ayıramıyorsunuz değil mi.? Peki ama onların minicik topuklarından alınan birkaç damla kanın, hayatları boyunca sürebilecek bir kabusun ilk perdesi olabileceğini hiç düşünmüşmüydünüz.?
Ayrıca, size "Erken teşhis hayat kurtarır" gibi slogan ve masallarla sunulup bir nevi kutsanan o uygulamanın, aslında bebeklerinizin kanı üzerinden prim alıp geçinen biririleri içinde iyi bir gelir kapısına dönüşmek dışında "erken teşhis" maskesi altında SMA tuzağının ilk adımına da dönüştüğünün acaba farkında mısınız.?
Fakat mesele sadece bu da değildir. Yenidoğan bebeğin sadece bir damla kanı (!) aslında milyar dolarlık bir rant çarkının dönmesi için yeterli olup bebeğide o rant çarkının en kıymetli bir dişlisi haline getirnektedir.
Yurt dışına çıkarılan DNA bilgileri ise çabasıdır.. Nitekim kısa bir süre önce garip bir şekilde evinde ölü bulunan ünlü doktor Savan GÜNAY da bunu itiraf ediyor ve ölümünden kısa bir süre önce haykırdığı son sözlerinde bu konuda şunları söylüyordu; "verilerin Hacettepe vesilesi ile yurt dışına götürüldüğünü"
O videosunda aynen şunları haykırıyordu Dr. Savan GÜNAY; “Herkesten NİYE alıyorsunuz kardeşim genetik materyalini.? Benden, benim ülkemin genetik materyali çalıyorsunuz. Osman Durmuşun (eski sağlık bakanı..) dediğini yapıyorsunuz. Bizden alamazsınız, almamalısınız. Eğer benim ülkem bunu (testleri) milli olarak yapacaksa yapsın. Ama Milli olarak yapılmıyor.. Hacettepe Üniversitesi alıyor onu. Oradan da yurt dışına yollanıyor.! Olmaz böyle şey."
Tabiki kimsenin masumiyetine gölge düşürmek değil amacım; sadece bebeklerin o masumiyetlerinin aslında karanlık bir ticaretin en büyük avı haline getirildiğini haykırmak istiyorum.. Zira tarihin en büyük komplolarından biri Covid 19 ile kurgulanmıştı.. Şimdi ise en savunmasız varlıklarımızın Topuk Kanı ve Tarama Testleri üzerinden kurgulanıp devam ettirildiğini görüyorum.
Covid AŞI'ları ile insan nüfusunu azaltmayı denemişlerdi..
Uzun bir süredir ise Topuk Kanı ve Bebeklik AŞI'larıyla bebekler perişan ediliyor..
Şimdide YİNE AŞILARLA, şap hastalığı gerekçesi ile hayvanları iğneliyorlar. O iğneleri-aşıları yiyen masum hayvanlar, o Allah'ın dilsiz, uysal kullarının pek çoğu ise ölüyor.! Her yerden feryatlar yükseliyor.. "Siz bizim hayvanlarımıza ne yaptınız, ne verdiniz böyle, o aşıların içinde ne vardı.?" diye.. Vaziyet korkunç bir hal aldı..
Yani başımıza ne geliyorsa AŞILARLA ve onun öncesinde TESTLERLE geliyor..
Demem o ki; Bilim ve Vicdanın kol kola yürüdüğü o eski günlerden artık çok ama çok uzaklaştık.. Bugün birilerinin adeta kutsamış olduğu o BİLİM "modern tıp" kılığı altında bir çok kez adeta canavara dönüşmüş durumda..
YENİ DOĞAN ÇETESİ gibi yapılanma ve zihniyetlerin ise sadece bir tane olduğunu sananlar elbette ki yanıldıklarını bir kez daha anlayacak ve bu gerçekle yüzleşecekler..
Özetle; yeni doğan bebeklerin topuklarından alınan kan örnekleriyle başlayan bu sinsi süreç, sadece bir hastalık taraması değil, belki tam anlamıyla bir korku ve rant tuzağına dönüşmüş durumdadır.
Topuk Kanı taramaları, SMA ilaçları için hasta üretmeninde ötesinde bir amaca hizmet ediyor gibidir. O da Türkiye'nin genetik veri tabanını ele geçirmek. Fakat en az onun kadar tehlikeli olan bir diğer şey ise; Ailelerin tedavi sürecinde ki karar hakkının ellerinden alınmasıdır.! Gidişat budur, bu ise asla kabul edilemez. Çocuk anne-babaya aittir, devletin malı değildir.!
Velayet Hakkının Ortadan Kaldırılmaya Çalışılması meselesine ise daha bir başka yazımızda değineceğiz inşaAllah..
Fakat alınan bu kan örneklerinin, yurt dışındaki biyoteknoloji devlerine "Araştırma" adı altında gönderiliyor hatta satılıyor bile olabileceği, böylece Türkiyenin Genetik Veri Tabanının ele geçirilmiş olabileceği yüksek bir ihtimal dahilindedir.
Zaten 2024 Yılında Yapılan KVKK Değişikliği İle Aslında Genetik Bir Soygunada Yol Açılmış oldu..
Yani yapılan bu değişiklik ile aslında "özel nitelikli kişisel verilerin" (DNA, kan, genetik veri) yurt dışına aktarımına da kapı aralanmış, yeşil ışık yakılmış oldu.!
PCR testlerinin, COVID-19 döneminde "vaka sayılarını" manipüle etmek için nasıl bir "fotokopi makinesi" misali çoğaltılarak kullanıldığını önceki bir yazımda yazmıştım, hatırlayın lütfen.. İşte şimdi ise aynı sahtekarlık, bebeklerimiz üzerinden SMA hastalığı için sahneleniyor sanki..
Maalesef "Yanlış pozitif" sonuçlarla aileler korkutulup milyonluk SMA ilaçlarına mecbur bırakılıyor!
PCR testlerindeki "döngü eşiği oyunları" ile sağlıklı bebekler bile riskli hatta hasta gösterilebiliyor.
Covid döneminde insanlık bu PCR testi oyunlarını yemişti.. Keşke bari bu sefer yemese ve yurdum insanı dahi artık şu gaflet uykusundan bir uyansa..
Çünkü bu gaflet uykusu, çok ama çok pahalıya mal oluyor..
DEVAM...
Bu testlerin, özellikle yüksek döngü sayısı ile yapıldığında, sağlıklı bebeklere bile "yalancı pozitif" sonuçlar verdiğini artık bir çok vicdanlı bilim insanları dahi dillendiriyor, itiraf ediyor.
Mesela Doktor Uğur YILMAZ gibi cesur isimlerin, "SMA şüphesi olan bebeklerin %88'i ASLINDA sağlıklı çıkıyor" şeklindeki açıklamaları ise, bu çarkın ne denli kirli olduğunu gözler önüne seriyor.. Ancak bu çark yinede dönmeye devam ediyor. Neden mi? Çünkü bir bebek, bu sahte teşhisle etiketlendiğinde, bebeğin ailesi 2 milyon dolarlık Zolgensma isimli bir ilacı alabilmek için bir nevi dilendirilmekten, bir çok hayır kurumu gibi başvurup istemekten yani kısacası "SMA endüstrisinin çarkına kapılmaktan" başka çare bulamıyor.
Ne ilginç ki Devlet ise bu duruma sessiz kalıyor, hatta belki bilmeden bu sistemi meşrulaştıran kararlar alıyor. 2023 yılında SGK’nın bu ilaçlara harcadığı 4.5 milyar TL ise birilerinin sanki bu sistemin devam etmesi için canla başla çalıştığının en büyük kanıtı gibi..
Hani önceki bir yazımızda demiştik ya, "klinik yok, teşhis var; hasta yok, tedavi var!" diye. İşte bu anlayış, gerçek bir tıp değil, bir nevi hasta satış pazarıdır.!
Bu mesele, sadece bir sağlık meseleside değil, aslında bir varoluş savaşıdır.!
Bebeğinizin kanı ise, onun genetik kodunun aslında bir anahtarıdır.
Ve lütfen sizler bu anahtarı, kimliği belirsiz, vicdanı olmayan kişilere teslim etmeyiniz.
Yıllarca PCR adı altında insanlığa yaşatılan yalanın, şimdi topuk kanı üzerinden bir kez daha sahnelendiğini artık fark edin.
PCR ile alakalı bilinmeyen bazı gerçekleri önceki yazılarımda; "PCR Yalanı.! Sağlıklı Bebekler NASIL SMA'lı İlan Ediliyor.?" Ayrıca "Tarihin En Büyük Yalanı ve Bebek Kanı Üzerinden Porsche.!" başlıklı iki yazımda biraz dah genişçe yazmıştım... Lütfen o yazılarımı okumaya çalışınız..
Sessiz kalmayın ve sorgulayın, araştırın. Ve en önemlisi, evladınıza sahip çıkın. Unutmayın, bu büyük oyunda, en büyük silahımız; hakikatı aramaya dair çabamız, en büyük gücümüz ise sorgulayan vicdanımızdır..
Ve unutmayınız ki; BİYOLOJİK İŞGAL'İN ŞİFRESİ, BEBEKLERİMİZİN TOPUKLARINDA KIRILIYOR.!
Selam, Dua ve Hürmet ile..
Yorumlar
Kalan Karakter: